Allahü teâlânın birinci emri iman etmektir!
05/11/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T
İman demek, Muhammed aleyhisselâmın, Allahü teâlânın son Peygamberi
olduğuna inanmaktır.
Abdurrahmân İbnü'l-Kâsım hazretleri İmam-ı Mâlik'in önde gelen
talebelerindendir. 128 (746)’da Filistin'de Remle’de doğdu. Ailesi ile
birlikte Kahire'ye göç edince buradaki âlimlerinden ilim tahsil etti. Sonra
Medine'ye giderek yirmi yıl İmam-ı Mâlik hazretlerinin derslerine devam etti.
191 (m. 806)’de orada vefat etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
Allahü teâlânın birinci emri iman etmektir. Birinci yasak ettiği şey de
kâfir olmaktır. İman demek, Muhammed aleyhisselâmın, Allahü teâlânın son
Peygamberi olduğuna inanmaktır. Allahü teâlâ, Ona emirlerini ve yasaklarını
Arabî olarak vahyetmiştir. Allahü teâlânın Arabî olarak bildirdiklerine
Kur'ân-ı kerim denir. Kur'ân-ı kerim, Allah kelâmıdır. Hiçbir insan öyle düzgün
söyleyemez. Kur'ân-ı kerimde bildirilenlerin hepsine İslâmiyet denir. Hepsine
inanan insana mümin ve Müslüman denir. Birini bile beğenmemeye, îmansızlık,
yâni küfür denir.
Kıyâmete, cinnin, meleklerin var olduklarına, Âdem Peygamberin, bütün
insanların babası olduğuna ve ilk Peygamber olduğuna inanmya itikat ve akâid
bilgileri denir. Beden ile ve kalp ile yapılacak ve sakınılacak şeylere
ise, hem inanmak, hem de yapmak veya sakınmak lâzımdır. Bunlara şeriat
bilgileri denir. Bunlara inanmak da îman olur. Bunları yapmak ve sakınmak,
ibâdet olur. Niyet ederek şeriate uymaya ibâdet yapmak denir.
Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına şeriat ve ahkâm-ı ilâhiyye denir.
Emredilenlere farz, yasak edilenlere haram denir. İbâdetlerin vazîfe olduğuna
inanmayan, önem vermeyen kâfir olur. Bunlara inanıp da yapmayan kâfir olmaz.
Buna fâsık denir. Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmak için, şeriate
uyan ve bir mürşidi seven Müslümana sâlih denir. Allahü teâlânın rızasını,
sevgisini kazanmış olana arif veya velî denir. Başkalarının da, bu sevgiyi
kazanmalarına vâsıta olan velîye mürşid denir. Bu mübârek, seçilmiş insanların
hepsine sâdık denir. Bunların hepsi sâlihtir. Sâlih mümin Cehenneme hiç
gitmeyecektir. Kâfir, muhakkak Cehenneme gidecek, hiç çıkmayacak, sonsuz azap
görecektir.
Kâfir îman ederse, bütün günahları hemen affolur. Fâsık, tövbe edip ibâdetleri yapmaya başlarsa, Cehenneme girmeyecek, sâlih mümin gibi doğru Cennete gidecektir. Tövbe etmezse, yâ şefaat ile veya sebepsiz affolup doğru Cennete gidecek, yâhut Cehennemde günahları kadar yandıktan sonra Cennete girecektir.