Yüzünde peçe vardı!..
09/11/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Mısır evliyâsından Seyyid Ahmed Bedevî hazretleri, gece
gündüz Rabbini düşünürdü.
Onun muhabbetiyle kendinden geçer ve hareket edemezdi âdeta.
Hattâ bâzen öyle olurdu ki.
Gözlerini semâya dikerdi.
Kırk gün, hep o hâlde kalırdı.
Gözlerinin karası çok parlaktı.
Âdeta ateş koru gibiydi.
Mübârek sîmâsı heybetliydi.
Ona bakmak, cesâret isterdi.
Onun için yüzünü peçe ile örterdi.
Abdülmecid diye bir talebesi vardı.
Çok seviyordu bu zâtı.
Fakat yüzünü göremiyordu.
Çünkü yüzünde peçe vardı.
Peçeyi kaldırsa da görsem, derdi.
Ama bunu, Ona diyemiyordu.
Nihâyet bir gün dayanamadı.
Cesâretini toplayıp;
“Efendim, örtünüzü açsanız da, mübârek yüzünüzü bir kerecik görsem” deyiverdi.
Büyük velî buyurdu ki:
“Vazgeç evlâdım dayanamazsın...
Bir bakmak, bir can mukâbilidir!..
Bu, maazallah canına mal olabilir!..”
Genç, buna iknâ olmadı.
Zîrâ çok istiyordu görmeyi.
Her şeye rağmen dedi ki:
“Olsun efendim, bir kere göreyim.
Hiç gam değil, ölürsem de öleyim.
Zîra hiç kalmadı, gücüm kuvvetim.
Büyük velî bu defâ;
“Pekâlâ, bak öyleyse” dedi.
Ve kaldırdı yüzünün örtüsünü.
Genç âşık, o yüzü bir kere gördü.
“Allaah!” deyip yere düştü.
Baktılar, rûhunu teslim etmişti!
Evet, bir bakışı canından etti onu.