"Yunan bozguna uğradı fakat şehîdimiz çok!.."
12/11/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Çok şükür, müjdeler olsun, Yunan kâfiri Sakarya'da bozguna
uğradı..."
Ömer Lütfi Efendi Çorum velîlerindendir. "Çerkez Şeyhi" ismiyle
meşhur oldu. 1849 (H. 1266)'da Kafkasya'da doğdu. Yedi yaşında âilesi ile birlikte
Trabzon'a yerleşti. Sonra Tokat'ın Batmantaş köyüne taşındılar. Tahsîlini
tamamlaması için İstanbul'a gitti. Mederse tahsili sırasında Edirneli Şeyh
Seyyid Muhammed Nûrî’ye talebe oldu. On bir senelik bir tahsil hayâtından sonra
icâzet aldı. Önce Sivas'ın Aziziye kasabasına bağlı Kazancı köyüne ilim yaymak
için gönderildi. Sonra Çorum'un Bakırboğazı köyüne, sonra da Çorum'a yerleşti.
Burada çok talebe yetiştirdi. Kerametleri görüldü..
Sakarya Meydan Muhârebesinin başladığı gün, bâzı talebeleri ile sohbet
ederken birdenbire ayağa kalkıp, kıbleye dönerek ezan okumaya başladı.
Meclistekilerin hepsi ayağa kalkarak, şaşkın vaziyette birbirlerine
bakıyorlardı. Ezanı bitiren Çerkez Şeyhi, mütebessim bir çehre ile; "Çok
şükür, müjdeler olsun, Yunan kâfiri Sakarya'da bozguna uğradı, kaçıyor. Fakat
çok da şehîdimiz var" buyurdu.
Talebelerinden Abbâs Efendi ticâret maksadı ile Samsun'da bulunduğu sırada
gece rüyâsında Çerkez Şeyhi'ni gördü. Ona; "Acele Çorum'a dön"
diyordu. Abbâs Efendi uyanmasına rağmen tekrar uyudu. Aynı rüyâ birkaç defâ
tekrarlandı. Son defâ ise Çerkez Şeyhi rüyâsında elinde bir sopa ile yürüyünce
hemen kalkıp, acele ile hazırlandı. Yanındakileri kaldırıp hemen yola çıktı.
Çorum'a geldiğinde Abbâs Efendi yolda rastladığı birisine; "Çerkez Şeyhi
vefât etti mi?" diye sordu. O da; "Hayır! Fakat ağır hasta olduğunu söylüyorlar"
dedi. Abbâs Efendi derhal hocasının ziyâretine gitti. Odadan içeri girer girmez
daha bir şey söylemeden; "Abbâs Efendi, bizim sopayı görmeden niçin yola
çıkmayıp da, beni üzersin" diyerek tebessüm etti...
Çorum Ulucâmi'de verdiği son cumâ vâzında; "Ey cemâat! Artık
ihtiyarladım. Sanırım bu son cumâmızdır. Hakkınızı helâl edin" dedi.
Vefâtından elli gün kadar önce evde çocukları ile sohbet ederken, rahatsızlandı ve sol tarafına felç geldi. Bir ara iyileştikten sonra 1924 (H.1343) senesi ramazan ayının on altıncı akşamı iftardan önce vefât etti. Vasiyeti üzerine Çelebi Hüsâmeddîn Efendi'nin yanına defnedildi. Vasiyetinde; "Beni Çelebi hazretlerinin sol yanına defnedin ve başımı bir karış aşağı koyun. Zîrâ o, Peygamber soyundan büyük bir zâttır" demiştir.