Müslüman olmayan komşuya da iyi davranmalıdır…
05/07/2023 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Ahmed bin
Harb hazretleri Türkistan'da yetişen büyük bir âlim ve velîdir.
Bunun, Behram adlı ateşperest bir komşusu vardı. Bu komşu bir
defasında ticâret için bir yere mal gönderdi. Yolda hırsızlar mallarını alıp
kaçtılar. Ahmed bin Harb hazretleri durumu haber alınca, yanındakilere;
“Haydi komşumuza gidelim. Başına gelen bu hâl için onu teselli edelim” dedi.
Behram’ın evine
gelince, kendilerini hürmetle karşıladı ve çok saygı gösterip ikramlarda
bulundu. O günlerde çok kıtlık olduğundan bir şeyler yemek için gelmiş
olabileceklerini de düşünerek ayrıca yemek hazırlamak istedi. Bunu
gören Ahmed bin Harb hazretleri; “Zahmet etmeyiniz. Malınızın
çalındığını duyduk. Üzülebileceğinizi düşünerek, halinizi, hâtırınızı soralım
diye geldik” buyurdular.
Behram “Evet
öyledir, ama bunda üç şeye şükretmem lâzım oluyor: Birincisi, başkaları benden
çaldılar, ben başkalarından çalmadım. İkincisi, malımın yarısını aldılar, diğer
yarısı bende kaldı. Ya hepsini alsalardı. Üçüncüsü, din bende kaldı, dünyâyı
aldılar” dedi... Bu sözler Ahmed bin Harb’in pek hoşuna gitti ve
yanındakilere; “Bu sözleri yazın. Bundan îmân kokusu geliyor” dedi...
Sonra Behram’a; “Niçin ateşe tapıyorsun?” diye sordu. Behram;
“Ona tapıyorum ki
yarın beni yakmasın, kendisine yakmak için odun verdim ki beni Yaratan’a
ulaştırsın” cevâbını verdi.
Ahmed bin
Harb “Komşum çok yanılıyorsun. Ateş zayıftır. Ona tapmakla hesaptan
kurtulmak mümkün değildir. Bir çocuk, bir avuç su atsa ateşi söndürür. Bu kadar
zayıf bir şey başkasına nasıl kuvvet verebilir? Bir parça toprağı bile
kendinden atamaz. Seni Allah’a nasıl kavuşturur? Ateş câhildir. Bir şey bilmez,
yakarken misk ile necaseti ayıramaz. Hepsini aynı anda yakar ve hangisinin daha
iyi olduğunu bilmez. Sen ki, yetmiş senedir ona tapıyorsun. Ben de ömrümde bir
kere ona tapmadım. Gel ikimiz de elimizi ateşe sokalım. Seni koruyup
korumadığını gör!” buyurdu.
Behram ateş
getirdi. Ahmed bin Harb hazretleri elini ateşe sokup bir müddet
bekledi. Eli hiç yanmadı ve acımadı. Bu hâli gören Behram çok şaşırdı, kalbinde
bir değişme hissederek “Size dört şey soracağım. Cevaplarını verirseniz
îmân edeceğim” dedi.
Ahmed bin Harb
hazretleri “Sor” buyurdu. Behram dedi ki:
“- Allah, insanları
niçin yarattı? Mâdemki yarattı niçin rızık verdi? Mâdemki rızık verdi. Niçin
öldürdü? Mâdemki öldürdü. Niçin diriltecek?”
Ahmed bin Harb
hazretleri bu suallere şöyle cevap verdi:
“Allahü teâlâ kendini
tanımaları için insanları yarattı. Razzâk, ziyâdesiyle rızık verici olduğunu
bilsinler diye onlara rızık verdi. Kahhâr olduğunu anlamaları için onları
öldürür. Kudretini tanımaları için onları tekrar diriltir.”
Behram bunları duyunca
kelime-i şehadeti söyleyerek Müslüman oldu.