Bir âlimin üç nasihati...
09/08/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
"Cuma günü gusül abdesti alınız! Her akşam abdestli olarak yatınız!
Her hâlinizde, Allahü teâlâyı hatırlayınız!"
Bazı nasihatler vardır, hayatta iken yapılır. Bazı nasihatler de
vardır, vefat ederken yapılır. Bunlar sanki özün özü gibidir. İşte böyle
nasihatlerden biri, İslam âlimlerinin büyüklerinden Ebü'l-Kâsım Kuşeyrî’nin
kayınpederi ve hocası Ebû Alî Dekkak’ın “rahmetullahi teâlâ aleyh” vefat
ederken yaptığı nasihattir. Üç şey nasihat eyledi:
"Cuma günü gusül abdesti alınız! Her akşam abdestli olarak yatınız!
Her hâlinizde, Allahü teâlâyı hatırlayınız!"
Osmanlılar zamanında, Kutbuddin-i İznikî hazretlerinin “Mızraklı
İlmihâl”i gibi, ecdadımızın, dedelerimizin, ninelerimizin el kitabı olan
Süleyman bin Cezâ hazretlerinin “Huccet-ül İslâm” kitabında şöyle
denilmektedir:
“Cuma gününün sünnet ve edepleri vardır. Muhammed aleyhisselamı sevenlerin
bunları yapması lazımdır. Cuma günü, cuma namazı için gusül abdesti almalıdır.
Bu gusül hakkında çok hadis-i şerif vardır." [Bu iki kitap Hakikat
Kitabevi’nin yayınlarından İslam Ahlakı kitabının içinde mevcuttur.]
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Bir Müslüman,
cuma günü gusül abdesti alıp, cuma namazına giderse, bir haftalık günahları
affolur ve her adımı için sevap verilir.) [Riyâd-un-nâsıhîn]
Abdestli durmanın fazileti çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, yatağa abdestli yatarsa, o gece bir melek sabaha kadar "Ya Rabbi,
bu kulunu affet!" diye dua eder.) [Hâkim]
(Abdestli yatıp Allahü teâlâyı anarak uyuyan, uyanana kadar namazda sayılır.
Bir melek onun için ibadet eder. Uyandığı zaman yine Allahü teâlâyı anarsa, o
melek, bu kulun affı için Allah’a dua eder.) [İbni Hibban]
(Abdestli yatan, gece ibadet eden, gündüz oruç tutan gibidir.) [Deylemi]
(Abdestli yatan, gece vefat ederse şehit olur.) [İbni Sünni]
Tasavvuf bilgilerinin mütehassısı, âlimlerin önderi, velîlerin baş tacı
olan İmâm-ı Rabbânî’nin babası Abdül-Ehad hazretlerinin hocası Abdül-Kuddüs
hazretleri, oğlu Rükneddin’e yazdığı mektubunda buyuruyor ki:
"Vaktin kıymetini bil! Gece gündüz ilim öğrenmeye çalış! Her zaman
abdestli bulun! Beş vakit namazı, sünnetleri ile ve tadil-i erkân ile, huzur ve
huşû ile ve dînin sahibinin bildirdiği gibi kılmaya çalış! Bunları yapınca,
dünyada ve ahirette, sayısız nimetlere kavuşursun.”
İmam-ı Rabbânî hazretleri “rahmetullahi teâlâ aleyh” Mektûbât kitabında
sevdiklerinden birisine, aslında hepimize yazdığı, ikinci cild, 25’inci
mektubunda şöyle buyuruyor:
"Ey oğlum! Bu zamanınız fırsattır. Fırsat da, büyük nimettir. Sıhhat ile ve üzüntüsüz geçen vakitler, bulunmaz ganimettir. Her saati Allahü teâlâyı zikretmek ile [anmakla] geçirmelidir. Resûlullahın “sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem” sünnet-i seniyyesine uygun olan her iş, hattâ alışveriş bile zikir olur. O hâlde, her hareketin, her duruşun, Resûlullaha uygun olması lazımdır. Böylece, hepsi zikir olur. (Zikir) demek, gafleti tard etmektir, atmak ve kovmaktır. Yani, Allahü teâlâyı hatırlamaktır. İnsan her hareketinde, her işinde, Allahü teâlânın emrini ve yasağını gözetince, emir ve yasakların sahibini unutmaktan kurtulur ve dâim zikretmiş olur."