Gençliğin kıymetini bilmek...
02/07/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
İhtiyarlıkta güç kuvvet gidip, pişmanlıktan, âh etmekten başka bir şey
olmaz. Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasip olmaz.
İslam âlimlerinin göz bebeği, tasavvuf bilgilerinin mütehassısı İmam-ı
Rabbanî hazretleri Mektûbat kitabı 1. cilt 96. mektubunda
buyuruyor ki:
Ey kıymetli oğlum! Bugün, her istediğini kolayca yapabilecek bir hâldesin.
Gençliğin, sıhhatin, gücün, kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada bulunduğu
bir zamandasın. Saadet-i ebediyeye kavuşturacak sebeplere yapışmayı, yarar
işleri yapmayı, niçin yarına bırakıyorsun? İnsan ömrünün en iyi zamanı olan,
gençlik günlerinde, işlerin en iyisi ve faydalısı olan, sahibin, yaratanın
emirlerini yapmaya, Ona ibadet etmeye çalışmalı, İslamiyet’in yasak ettiği
haramlardan, şüphelilerden sakınmalıdır.
Beş vakit namazı cemaat ile kılmayı elden kaçırmamalıdır. Nisap miktarı
ticaret malı olan Müslümanların, bir sene sonra zekât vermeleri emrolunmuştur.
Bunların, zekât vermesi, muhakkak lazımdır.
Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu, kullarına çok acıdığı için, yirmi dört
saat içinde ibadete, yalnız beş vakit ayırmış, ticaret eşyasından ve çayırda
otlayan dört ayaklı hayvanlardan, ancak, kırkta birini fakirlere vermeyi emir
buyurmuştur. Birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mübah etmiş, izin vermiştir.
O hâlde, yirmi dört saatte bir saat tutmayan bir zamanı, Allahü teâlânın
emrini yapmak için ayırmamak ve zengin olup da, malın kırkta birini
Müslümanların fakirlerine vermemek ve sayılamayacak kadar çok olan, mubahları
bırakıp da, haram ve şüpheli olana uzanmak, ne büyük inat, ne derece
insafsızlık olur.
Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin
şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda yapılan az bir amele pek
çok sevap verilir. İhtiyarlıkta dünya zevkleri azalıp, güç kuvvet gidip,
arzulara kavuşmak imkânı ve ümitleri kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, âh
etmekten başka bir şey olmaz. Çok kimselere bu pişmanlık zamanı da, nasip
olmaz. Bu pişmanlık da, tevbe demektir ve yine büyük bir nimettir. Çokları bu
günlere kavuşamaz.
Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdiği sonsuz azaplar,
çeşitli acılar, elbette olacak, herkes cezasını bulacaktır. İnsan ve cin
şeytanları, bugün, Allahü teâlânın affını, merhametini ileri sürerek
aldatmakta, ibadetleri yaptırmayıp, günahlara sürüklemektedir. Hâlbuki iyi
bilmeli ki, bu dünya, imtihan yeridir.
A’râf sûresinde, (O gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir
olmaktan ve günah işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’ân-ı kerîme
ve Peygamberime “aleyhisselâm” inananlara mahsustur) buyurmaktadır.
Merhamete kavuşabilmek için, ölürken iman ile gitmek şarttır. Hâlbuki
günahları işlemekle kalp kararınca ve Allahü teâlânın emirlerine ve haramlarına
ehemmiyet verilmeyince, son nefeste iman nuru sönmeden nasıl geçilebilir?
Din büyükleri buyuruyor ki: "Küçük günaha devam, büyük günaha
sebep olur. Büyük günaha devam da insanı kâfir olmaya sürükler."
Böyle olmaktan Allahü teâlâya sığınırız!