“İlim, insana Allah korkusunu kazandırır"
06/12/2022 Salı Köşe yazarı V.T
"Zahid, nefsi ile uğraşan,
onun kötü isteklerinden kurtulmaya çalışan kimsedir...”
Muhammed Turûğâbâdî hazretleri evliyânın büyüklerindendir.
Horasan’da Tûs şehrinde yaşadı. Ebû Osman-ı Hîrî ve birçok evliyâ ile görüşüp
sohbet etti. 350 (m. 961) senesinde vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü.
Kalblere tesîr eden hikmetli söz sahibiydi.
Bir gün kendisine “Allah yolunda bulunup, O’nun rızâsını
kazanmak isteyen talebenin vasfı nasıldır?” diye sorulduğunda, buyurdu ki:
“Talebe, bu yolda meşakkat ve sıkıntı içindedir. Fakat karşılaştığı zorluklar,
kendisine neşe ve huzûr vermektedir. Hakîkî talebe böyle olur!”
Kendisine, “Sofî ve zâhid kime denir?” diye suâl edilince,
buyurdu ki: “Sofî, her an Rabbi ile beraber olandır. Zahid ise, daha o makama
kavuşamayıp nefsi ile uğraşan, onun kötü isteklerinden kurtulmaya çalışandır.”
Muhammed Turûğbâdî hazretleri buyurdu ki: “Bir kimse,
ömrünün tamamından sadece bir gününü, fütüvvet sahibi olan Allah dostlarından
birine hizmet etmekle geçirse, bu hizmetinin bereketine ve feyzine kavuşur.
Bütün ömrünü, böyle olan kimselere hizmet ederek geçiren kimsenin hâli nasıl
olur? Varın bir mukayese edin!”
“Gençliğini, Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymayarak
geçiren kimseyi, Allahü teâlâ da ihtiyârladığında zelîl eder.”
“Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için, O’nun beğendiği
şeylerden başkasını vesîle yapmayan kimselere müjdeler olsun! Çünkü, O’na
kavuşmak için, O’nun râzı olduğu şeylerden başka bir vesîle yoktur.”
“Kibir, yani büyüklenmek, çok defa zenginlerde bulunur.
Tevâzu yani alçak gönüllülük ise, fakîrlerin ahlâkındandır.”
“Dünyalık arzularına kavuşmak için dünyayı terk etmek, dünyâ
sevgisinin alametlerindendir.”
“İnsanlara hizmet ederken, aralarında fark gözetmekten sakının!
Çünkü, kendisine hizmet etmek için fark gözetilecek olanlar, geçip
gitmişlerdir. Şimdi öyle birisini bulmak çok zordur. Muradına kavuşmak
istiyorsan ve maksadının da elinden kaçıp gitmemesini arzu ediyorsan, herkese
hizmet et!”
“Allahü teâlâ, kendisinin bilinip tanınmasına yarayan
ma’rifetlerden bir miktarını her kuluna vermiştir. Ayrıca her kuluna ihsân
etmiş olduğu ma’rifetin karşılığı kadar da, dert ve sıkıntı vermektedir. Ni’met
olarak bahsedilen bu ma’rifet, sıkıntılara tahammül etmesinde ona yardımcı
olur.”
“İlim, insana Allah korkusunu kazandırır. İlim sahibi olan kimsenin başkalarından korkusu gidip, kalbinde yalnız Allah sevgisinde hâsıl olan bir bağlılık duygusu ile, huzûr ve sükûna kavuşur. Bu hâller ise, herkesin ilimdeki derecesine göredir.”