Hazret-i Zülkifl (aleyhisselâm)
09/03/2021 Salı Köşe yazarı R.A
İsrâîloğullarına gönderilen Peygamberlerden olan
Hazret-i Zülkifl aleyhisselâmdan, Kur’ân-ı kerîmde bahsedilmiştir...
Zülkifl (aleyhisselâm), İsrâîloğullarına gönderilen
Peygamberlerdendir. Hazret-i Elyesa’ (aleyhisselâm)’ın
amcasının oğludur. O’ndan sonra, Mûsâ aleyhisselâmın şerîatı ile
amel etmiş, İsrâîloğullarına Mûsâ (aleyhisselâm)ın dînini
teblîğ etmiştir.
[Kitaplarda, Peygamberliği ihtilâflıdır diye yazılıdır yanî Enbiyâdan mı,
yoksa Evliyâdan mı olduğunda ihtilâf olunmuştur, fakat âlimlerin
ekserîsi, O’nun Peygamber olduğunu söylemişlerdir. Evlâ olan (kuvvetli olan)
kavil, söz, rivâyet budur.]
İsmi hususunda da ihtilâf olunmuştur. Asıl isminin “Bişr” olduğu
bildirilmiştir. “Zülkifl” kelimesinin onun ismi değil, lakabı
olduğu hususu tercîh edilmiş ve tefsîrlerde bu lakabla anılmasına dâir değişik
5 rivâyet zikredilmiştir. Hazret-i Elyesa’ aleyhisselâmdan
sonra; İsrâîloğullarına kızmadan, sabır göstererek, dînin emirlerini bildirmeyi
üzerine aldığı, kefîl olduğu için “Zülkifl” denilmiştir.
[Arapça’da; “zû” sâhip, “kifl” de kefâlet
(kefîllik) mânâsındadır. Bu iki kelime birleştirilerek kefîl olan,
kefâlet sâhibi mânâsında, “Zülkifl” denilmiştir.]
Hazret-i Zülkifl aleyhisselâmdan, Kur’ân-ı kerîmde Enbiyâ ve Sâd
sûrelerinde bahsedilmiştir:
“(Yâ Muhammed!) İsmâîl, İdrîs ve Zülkifl’i de yâd et. (Onların
yüksek ve pek mükemmel hâllerini hâtırla!) Hepsi de sabredenlerden
idiler. (Mükellef oldukları vazîfelerinde, Allahü teâlânın emirlerine
uymakta ve mübtelâ oldukları birtakım sıkıntı ve meşakkatlere karşı tam bir
metânetle sabır ve sebât göstermişlerdi ve bunun mükâfâtlarına da
kavuşmuşlardı.) Ve onları da (Peygamberlik vermek yâhut âhıret
nîmetlerine kavuşturmak sûretiyle) rahmetimiz içine aldık.
Şüphe yok ki, onlar sâlihlerden idiler. (Çünkü onlar, nübüvvet ve
kerâmet sâhibi oldukları için, fıtraten tam bir iyiliğe sâhib idiler. Rızâ-yı
İlâhîye uygun amelleri yapıyorlardı.)” (Enbiyâ sûresi, 85-86)
Âyet-i kerîmede geçen “Biz onları rahmetimiz içine aldık” lafızları,
rahmet; Nübüvvet yani Peygamberlik veya bütün iyi ve hayırlı işleri yapmak
mânâsında tefsîr edilmiştir.
Sâd sûresinin 48. âyet-i kerîmesinde de meâlen şöyle buyurulmuştur:
“(Yâ Muhammed!) İsmâîl, Elyesa’ ve Zülkifl’i yâd et! (Onların
da pek mükemmel olan hâllerini kavmine anlat. Dîn-i İlâhî yolunda ne kadar
çalıştıkları, bu uğurdaki fedâkârlıkları, gösterdikleri sabır ve sebât
düşünülsün.) Ve (onların) hepsi de hayırlılardandı. (Onların
hepsi hayır ve kemâl dereceleri ile tâm muttasıf idiler. Allah indinde seçilmiş
mübârek kullardan idiler.)”
Fahruddîn Râzî’nin “Tefsîr-i Kebîr”inde şöyle buyurulmuştur: “Âlimler, bu
âyet-i kerîmeden, Peygamberlerin masun ve mâsum olduklarına delîl
getirmişlerdir. Çünkü Allahü teâlâ, Peygamberlerin mutlak olarak ahyârdan
(çok hayırlı) olduklarına hükmeylemiştir. Bu hayırlılık, onların fiillerine ve
sıfatlarına da şâmildir.”
Şam beldelerinden bir beldede vefât ettiği rivâyet edilmiştir.