Âyet-el kürsî okuyanın tövbeleri kabul olur...
11/03/2021 Perşembe Köşe yazarı V.T
Bekara sûresindeki (Allahü lâ ilâhe illâ hu...) âyetinin tamamına (Âyet-el
kürsî) denir.
Lisânüddin İbnü'ş-Şıhne Sekafî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. 844’te (m.
1440) Halep'te doğdu. Babasından ve dedesinden ilk eğitimini aldıktan sonra
Kahire'ye gitti. Birçok âlimden ilim tahsil ederek icazet aldı. Memleketine
dönderek Halep kadılığına tayin edildi. 882 (m. 1477)’de vefat etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Bekara sûresindeki (Allahü lâ ilâhe illâ hu...) âyetinin tamamına (Âyet-el
kürsî) denir. Bu âyet-i kerimeyi ihlâs ile okuyanın, insan ve hayvan
haklarından mâda ve farz borçlarından başka günahları affolunur. Yâni tövbeleri
kabul olur. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
(Her kim farz namazı bitirir bitirmez yerinden kalkmadan bir kere
Âyetelkürsîyi okuyup, otuzüç kere Sübhânallah, otuzüç kere Elhamdülillah,
otuzüç kere Allahü ekber derse, hepsi doksandokuz olur. Bir kere de Lâilâhe
illallahü vahdehû lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli
şey'in kadîr, dese, Hak teâlâ o kişinin günahlarını affeder.) [Allahü teâlâ
hazretlerinin affettiği günahlar, yalnız kendisi ile o kulu arasında olan,
tövbe etmiş olduğu günahlardır. İnsanların ve hayvanların haklarına tövbe
ettikten sonra helâlleşmek de lâzımdır.]
Habîb-i kibriyâ efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde buyurdu ki:
(Hak teâlâ hazretlerinin zâtına mahsus olarak üçbin ismi vardır. Bunların
içinden terâzîde en ağır geleni “Sübhânallahi ve bi hamdihi sübhânallahil'azîmi
ve bi-hamdihî”dir.)
Her kim, bunu namazdan ve tesbîhlerden sonra, on kere okursa her harfine on sevap verilir. Sonra, imam ve cemaat ile berâber kollarını, bir miktâr ileriye uzatıp ve göğüs hizâsına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semaya çevirip duâ et ve âmîn denir. Duâ bitince eller yüze sürülüp, “Velhamdü lillâhi rabbil âlemîn” de ve salevât ile Fâtiha-i şerife okunur. Namazdan sonra, duâ ederken, eller göğüs hizâsında ileri uzatılır. Avuçlar semaya karşı açılır. Çünkü sema, duânın kıblesidir. İki el birbirinden aralık tutulur. Duâdan sonra, iki eli yüze sürmek sünnettir.