Tesettür için çarşaf şart mıdır?
07/10/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarında cilbâbın dış örtü olduğu yazılıdır.
Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz.
Önce şunu ifâde edelim ki, Peygamber Efendimizin ve Eshâb-ı kirâmın mübârek
hanımları, çarşafla örtünmemişlerdir. O zaman Arabistân’da çarşaf âdeti yoktu.
Hiçbir kitapta çarşaf giydikleri bildirilmiyor. Milhafe, ferâce,
fistân, entâri giydikleri birçok kitapta yazılıdır.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri de, onların böyle değişik elbise giydiklerini,
Mektûbât-ı Rabbâniyye’nin I. Cild 313. mektûbunda bildiriyor. Bu
hususlar, Câmiur-Rumûz ve Hidâye kitaplarında
da bildirilmiştir.
Peygamber Efendimiz, ayaklarına kadar uzun gömlek, yani entâri giymiştir.
Şalvar ve pantolon giymemiştir. Bunları giymek âdette bid'attir. Âdette bid'at
olan şeyi yapmak günâh değildir. Taksiye, uçağa binmek de âdette bid'attir.
Bunları yapmak da günâh değil, dînin müsâade ettiği bir husustur. Bunun
için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve
erkeklerin bol pantolon veya şalvar giymeleri câizdir, günâh olmaz. Elbisenin
şekli ibâdet değil, âdettir. Çünkü Peygamber Efendimiz, papaz ayakkabısı, Rum
elbisesi giymiştir. (Hâşiyetü Reddil-muhtâr)
Ahzâb sûresinde bildirilen “cilbâb”, erkeğin de, kadının da giydiği
bir elbise, bir gömlektir. Zevâcir ve Berîka kitaplarında
nakledilen, “Hayâ cilbâbını [örtüsünü] çıkaranın [aleyhinde] söz
etmek gıybet olmaz” [Beyhekî] ve “Cilbâbı [gömleği] harâm
olan erkeğin namazı kabul olmaz” [Bezzâr] meâlindeki hadîs-i
şerîflerde, cilbâbın bir örtü olduğu açıkça görülmektedir.
“Cilbâb”ın dış elbise olduğu, ilgili âyet-i kerîmenin tefsîrlerinde de yazılıdır.
Burada birkaç misâl vermekte fayda vardır:
Cilbâb, tek parça örtüdür. (Celâleyn)
Cilbâb, milhafedir. (Beydâvî) [Milhafe=dış örtü ki
buna ferâce de denir.]
Cilbâb, milhafe, entâri veya hımârdır. (El-Envâr)
Cilbâb, ferâcedir. (Ömer Nasuhi Bilmen Tefsîri)
Cilbâb, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferâce, çar gibi dış
giysidir. (Elmalılı Hamdi Yazır Tefsîri)
Cilbâb, dışa giyilen örtüdür. (Tibyân Tefsîri, Ali Fikri Yavuz ve
Hasan Basri Çantay’ın Meâlleri)
Cilbâb, hımârın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin
ceybini [yakasını], boynu örten başörtüsüdür. (Ebüssuûd Tefsîri)
Cilbâb, hımârdan büyük örtü veya vücûdunu örten dış elbisedir. (Kurtubî
Tefsîri)
Cilbâb, göğse kadar inen başörtüsüdür. (Rûhul-beyân Tefsîri)
Nûr suresinde, “Kadınlar, hımârlarını [başörtülerini] yakalarına
örtsünler” buyuruluyor. Eğer cilbâb, çarşaf demek olsaydı, hımâr denmezdi.
Fıkıh kitapları, cilbâbın dış örtü olduğunu bildiriyor. Bir örnek: Hanıma
verilmesi vâcip olan nafaka, yemek, kisve ve meskendir. Kisve, hımâr ve
milhafedir. (el-Bahrür-râık)
Demek ki, tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarında cilbâbın dış örtü olduğu yazılıdır.
Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz. Şalvar ve
pantolon da böyledir.
Âişe vâlidemiz çarşaf giymemiştir; entari giydiği, eteklik giydiği hadîs-i
şerîflerle sâbittir. Giymiş olsa bile, bu bir âdettir.