Kendini başkasından üstün bilmek: Ucub
08/07/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A
Günahkârları beğenmemeli, fakat kendini günahkârlardan üstün de
görmemelidir. Kendini cennetlik, günahkârları cehennemlik bilmemelidir.
Ucub, bir Müslümanın yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenmesi, bunlarla
övünmesi demektir... İnsanı yaptıklarını beğenmeye sürükleyen sebeplerin
başında cehalet ve gaflet gelir. Bu kötü huydan kurtulmak için, “her şeyin
Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile meydana geldiği” unutulmamalıdır.
İlim, akıl, ibadet, mal, evlâd, makâm gibi nimetlerin Rabbimizin lütfu ihsanı
olduğunu hatırlamalıdır.
İnsana faydalı olan, tatlı gelen şeye “nimet” denir ki gönderen elbette Allahü
teâlâdır. Ondan başka yaratıcı ve gönderici yoktur.
Eshab-ı kiramdan (aleyhimürrıdvan) bazıları Huneyn Gâzasında askerin
çokluğunu gördüler ve “biz artık mâğlup olmayız” dediler. Bu sözler Resulullah
Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) mâlum oldu, çok üzüldüler. Nitekim
harbin başlangıcında Cenab-ı Hakkın yardımı gelmedi, sıkıntılı anlar yaşandı.
Sonra Rabbimiz merhamet etti, nusret-i ilahi imdada yetişti.
Davud aleyhisselâm dua ederken “Ya Rabbi! Evlâdlarımdan birkaçının namaz
kılmadığı hiçbir gece yoktur ve oruç tutmadıkları hiçbir gün geçmemiştir”
deyince Allahü teala cevaben buyurdu ki: “Ben dilemeseydim, kuvvet ve
imkân vermeseydim bunların hiçbiri yapılamazdı.”
Kibir, kendini başkasından üstün göstermek, ucub ise kendini başkasından üstün
bilmektir. Hiç kimsenin bulunmadığı bir yerde insan ucub sahibi olabilir, fakat
kendini büyük gösteremez kibirlenemez.
Kibirden ve ucubdan kurtulmak için tevâzu sahibi olmaya çalışmalıdır. Kavuştuğu
nimetleri kendinden bilmeyen kurtulur. Diyelim bir kimse güzeldir,
yakışıklıdır. Bundan dolayı kendini beğenirse ucub olur. Sahip olduğu güzelliği
kendinden değil de Allahü teâlânın lütfu olduğunu düşünürse ve şükrederse sevap
kazanır.
Günahkârları beğenmemeli, fakat kendini günahkârlardan üstün de görmemelidir.
Kendini cennetlik, günahkârları cehennemlik bilmemelidir. Hatta kâfir için bile
böyle düşünmemeli. Kâfir bir kelime-i şehadet getirerek cennetlik olabilir,
kendisi mahzurlu bir söz söyleyerek cehenneme yuvarlanabilir...
Bir zamanlar bir abid vardır. İbadetlerinde adaba dikkat eder, namazını
düzgün kılar... Gencin biri ona hayran hayran bakınca “Bak evlâdım” der;
“Şeytan da uzun yıllar ibadet etti. Akıbeti mâlum... Mühim olan sondur.
İbadetlerimin kabul olup olmadığı meçhul. Kaldı ki kabul olsa bile bir gözümün
şükrünü edaya yetmez!”
Bunun için demişler ki: “Sonu tevbe ile biten bir günah, sonu ucubla biten
bir ibadetten daha hayırlıdır.”
Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Günah işlemeseydiniz, bundan daha zararlı
olan ucubdan korkardım.”