Dini, âyet ve hadisten mi öğrenmelidir?
04/07/2023 Salı Köşe yazarı O.Ü
Sual: Bazı kimseler; (Bir
işte anlaşamazsanız, bu işin hükmünü Allahtan ve Resûlullahdan anlayınız!)
âyetini delil göstererek, herkes âyetten ve hadisten dinini öğrenir diyorlar.
Gerçekten bu âyeti böyle mi anlamak gerekiyor?
Cevap: Konu
ile alakalı olarak Redd-i vehhâbî kitabında deniyor ki:
“Nisâ suresinin ellisekizinci âyet-i kerimesinde meâlen;
(Bir işte
anlaşamazsanız, bu işin hükmünü Allahdan ve Resûlullahdan anlayınız!) buyuruluyor.
Bu âyet-i kerime;
(Bir işte
anlaşamazsanız, bu işin nasıl yapılacağını, âlim olanlarınız Allahın kitabından
ve Resulullahın sünnetinden anlasınlar. Âlim olmayanlarınız ise, âlimlerin
anladıklarına uyarak yapsınlar) demektir.
Görülüyor ki, bu âyet-i kerime, mezheb imamlarını
taklit etmeyi, onlara tabi olmayı emir etmektedir. İbni Hümâm,
Feth-ul-kadîr kitabında diyor ki:
“Müftînin müctehid olması lazımdır. İctihad derecesine yükselmiş
âlim olmayan din adamı müftî olamaz. Müctehid olmayan din adamı
müftî yapılırsa, bunun müctehitlerin bildirdiklerini okuyup, öğrenip,
bunları söylemesi lazımdır.” Kifâye kitabında deniyor ki:
“Müctehid olmayan din adamı, bir hadis işitince, bu hadisten
kendi anladığına uyarak amel edemez. Müctehitlerin âyet-i kerimelerden ve
hadis-i şeriflerden anlayarak, öğrenerek verdikleri fetva ile amel etmesi
lazımdır. Böyle yapmazsa, vacibi terk etmiş olur.” Takrîr kitabında da böyle
yazılıdır. Mekâtîb-i şerîfe kitabında buyuruluyor ki:
“Hadis-i şerifte; (Her yüz senede bir müceddid zahir olur.
Ümmetimin işlerini yeniler) buyuruldu. Mesela, sultanlar
içinde Ömer bin Abdül'Azîz, din bilgilerinde imâm-ı Şafii, tasavvufta Ma'rûf-i
Kerhî, esrar, sır bilgilerinde imâm-ı Muhammed Gazâlî, feyiz vermekte ve
harikalar, kerametler göstermekte, Abdülkâdir Geylânî, hadis ilminde
Celâlüddîn-i Süyûtî, tarikat, hakikat ve akait bilgilerinin inceliklerini
açıklamakta ve kalblere akıtmakta imâm-ı Ahmed Rabbânî müceddid-i elf-i sânî,
müceddid idiler. Hepsi, İslâmiyetin yayılmasına, kuvvetlenmesine hizmet
ettiler.”
Sual:
Abdesti, namaz vakti girmeden mi almak gerekir?
Cevap: Halebî-yi sagîrde; abdesti, namaz vakti girmeden önce almanın müstehab olduğu bildirilmektedir. Özür sahiplerinin ise, vakit girdikten sonra alması lazımdır.