Her şey Allahü teâlânın kudreti ile olmaktadır...
10/10/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
Kabirde, hem ruha, hem de bedene nimet ve azap vardır. Buna böylece
inanmak lâzımdır.
Afifüddîn Nâşirî hazretleri Yemen’de yetişen Şafiî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 804 (m. 1401)’de doğdu. 848 (m. 1445)’de İbbe şehrinde vefât
etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Kabirde, hem ruha, hem de bedene nimet ve azap vardır. Buna böylece
inanmak lâzımdır. Gayba îmân etmek lâzımdır. Buna inanmamak, kıyâmet günü
olan “Ba’s”a yani, mezardan kalkmaya inanmamaya yol açar. Çünkü, ikisi de,
Allahü teâlânın kudreti ile olmaktadır. Birine inananın ötekine inanması akla
uygundur.
İnsan kabir azâbını, diri iken anlayamıyor ise de, âyet-i kerîmeler,
hadîs-i şerîfler ve bu ümmetin önce gelenleri, kabir azâbı olacağını haber
vermişlerdir. Bazıları dirilerin hareket ettiklerini, iş yaptıklarını görerek,
bunlardan yardım, şefaat isteyenlerin bunların kendilerinden istediklerini
sanıyorlar. Hâlbuki, dirilerden istemek de, bunların, Allahü teâlânın
yaratmasına sebep olmalarını istemektir. Her şeyi yaratan, yapan, yalnız Allahü
teâlâdır. Diri de, ölü de, canlı da, cansız da O’nun yaratmasına sebep
olmaktadır. O’nun yaratmasına, mahlûkların sebep olmalarını, yine O dilemiştir.
Âlemin nizamlı, düzenli olması için birçok şeyi, sebep ile yaratmak istemiştir.
Dilediği birçok şeyi de, sebepsiz yaratmaktadır.
Peygamberler ve evliyâ, mezarlarında, kabir hayatı denilen, bilmediğimiz
bir hayat ile diridirler. Kendiliklerinden bir şey yapamazlar. Allahü teâlâ,
onlara sebep olacak kadar kuvvet ve kıymet vermiştir. Onları sevdiği için,
onlara, âdeti dışında olarak ikram, ihsân yapmaktadır. Onların hürmeti için,
istenileni yaratır, istenilenin yaratılmasına sebep olmaları onlardan istenir.
Müslümanlar arasında, kabir hayâtına, kabirde nimet ve azaplar olduğuna
inanıp da, peygamberlerin ve evliyânın, öldükten sonra, Allahü teâlânın
yaratmasına sebep olacaklarına inanmayanlar var. Yâhut; “Allahü teâlânın
yaratmasını düşünmeden yalnız onlardan isteniliyor, onlardan şefaat istenmesi,
dileklerin onlar vâsıtası ile elde edilmesi, İslâmiyette bildirilmemiştir”
diyenler de var. Böyle söyleyenler, kabir hayâtına inanmayanlar kadar zararlı
değildir. Bunlar, Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri bilmedikleri için yâhut
inat ederek böyle söylüyorlar. Müslümanların inatçı olmaması, doğru sözü
kabul etmesi lâzımdır.