Dine hizmette yapılan yardımı az görmemeli
11/10/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Dine hizmette yapılan yardımı az da olsa küçümsememek lazım. Dikkat
ederseniz dinimize az-çok demeden yardımcı olanlar elde olmadan çok
sevilirler...
Din büyüklerimiz buyuruyorlar ki: "Günümüzde, cihada iştirak edenler,
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının dağıtılmasına yardım edenler Hazreti
Peygamberin (aleyhissalatü vesselam) vârisleridir. Yapılan yardımı az da
olsa küçümsememek lazım. Dikkat ederseniz dinimize az-çok demeden yardımcı
olanlar elde olmadan çok sevilirler... Şu hadise ne kadar da ibretliktir...
Eshâb-ı kiramdan Sehl bin Hanîf hazretleri, Resûlullah efendimizin yanından
hiç ayrılmazdı. Devamlı O'nun hizmetlerinde bulunmayı bir şeref sayar, bütün
savaşlara katılırdı. Hendek gazâsı hazırlıklarında ve hendek kazmada hiç
durmadan akıllara durgunluk veren gayretle çalıştı... Daha sonra hicretin
altıncı yılında yapılan Hayber gazâsına katıldı... Mekke'nin fethine ve
hemen bunun ardından Hüneyn gazâsına iştirak etmiştir. Burada bütün kuvvetiyle
düşmanlarla savaşmıştır...
Sehl bin Hanîf hazretlerinin bu üstün gayreti ile ilgili olarak hakkında
Allahü teâlâ tarafından bir âyet-i kerîme bile göndermiştir. Şöyle ki:
Peygamber aleyhisselam Tebük Savaşı hazırlığına başlayınca, bütün Eshabı
yardıma çağırdı. O gün, bilhassa zengin olanları çok miktarda yardım ettiler.
Bu hâli gören Sehl bin Hanîf hazretleri çok duygulandı. Fakir olduğu ve
Peygamberimizin bu yardım davetine katılamadığı için çok üzüldü. Hemen eve
gidip çocuklarının ihtiyaçları için ayırmış olduğu iki ölçek hurmayı getirerek
Peygamber aleyhisselâma teslim etti ve şöyle dedi:
- Ey Allahü teâlânın Resûlü! Bundan başka evde hiçbir yiyecek şeyimiz
yoktur. Bu benim ve kızımın yardımlarıdır. Kabul buyurunuz ve bize bereketle
duâ ediniz!
Peygamber aleyhisselâm, hazret-i Sehl bin Hanîf'in getirdiği hurmaları
bizzat kendi mübârek elleriyle diğer hurmaların üzerine koyup bereketle duâ
etti.
Bu hâli gören, münâfıklar;
- Allah'ın Sehl bin Hanîf'in iki ölçek hurmasına ihtiyacı yoktur! diyerek
onun bu istek ve arzusunu ayıplayarak kınamışlardı. Hatta onun Allahü
teâlâya ve Peygamber aleyhisselâma karşı olan samimi duygu içerisindeki
davranışını, hafife alarak Medine sokaklarında alay konusu ettiler. Onu gördükleri
zaman güldüler. Münâfıkların bu davranışları üzerine, Allahü teâlâ, Tevbe
sûresinin yetmiş dokuzuncu âyet-i kerîmesini indirdi:
"Sadaka hususunda bağışlarda bulunan müminlerle bir türlü, gücünün
yettiğinden başkasını bulamayan fakirlerle başka türlü eğlenenler yok mu?
Allahü teâlâ onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için pek acıklı bir
azap vardır."
Demek ki, dine hizmette bir lira da olsa, yapılan yardımı az görmemek
lazım.