Servet içinde açlıktan ölen hükümdar kızı!..
12/10/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
"Benim acıklı hâlimi işitenler ders almalı, servetine güvenmemeli
ve iktisat yolunu tutmalıdır. Altının, incinin geçmediği zamanlar
vardır!"
Allahü teâlâ insanların yiyeceği bütün rızıklarının üzerine ismini
yazmıştır. Biz o rızkı ararız, o rızk da bizi arar. Dolayısıyla hiç kimse hiç
kimsenin rızkını yiyemez. Hiç kimse rızkını bitirmeden ölmez. Bir rızık ki isme
özel... Onun için ne demişler:
Rızkındır yer yer gezdiren seni,
Gâfil olma bir gün yer, yer seni.
***
İsrailoğullarına gönderilen Peygamberlerden Yusuf aleyhisselam, bir
iftiraya uğrayıp zindana atılmıştı. O günlerde, Mısır hükümdarı bir rüya
görmüştü. Korku ile uyanıp;
-Ben rüyamda 7 semiz ineğin 7 zayıf ineği yediğini ve 7 yeşil başak, 7 de
kurumuş başak gördüm. Bu rüyamı tabir edin! dedi. Kimse tabir
edemedi. Daha önce zindanda kalan şerbetçibaşı, Hazret-i Yusuf’un rüya tabir
ettiğini hatırlayarak, hemen yanına gitti. Hükümdarın rüyasını
anlatıp tabirini istedi... Yusuf aleyhisselam, rüyayı şöyle tabir etti:
-7 sene bolluk, sonra 7 sene kıtlık olacak. Bollukta saklayın, kıtlıkta
bunları yersiniz. Bolluk senelerinde çok ekip, ekinleri sapları ile beraber,
başakları ile ambarlara koymalısın. Bu şekilde ekinler bozulmadan kalır, hem de
saplar hayvanlarınız için yem olur...
Hazret-i Yusuf’un bu tabirini beğenen hükümdar; Mısır’ın hazinelerinin idare
işini Hazret-i Yusuf’a bıraktı. Yani onu maliye nazırı yaptı. O da gerekli
tasarruf ve iktisat yolunu tuttu... Ve 7 bolluk senesinden sonra 7 kıtlık
senesi gelip çattı. Ancak tedbir alındığı için Mısır halkı sıkıntı çekmedi...
Aradan asırlar geçer... Bir gün Yemen'de eski bir mezar ortaya çıkar. Bir
kadın cesedi, tabut içinde büyük bir servet ve bir kitabe görülür. Cesedin,
Himyeri hükümdarlarından birinin kızı olan Tace'ye ait olduğu anlaşılır.
Tace’nin boynunda 7 inci gerdanlık, kollarında 7 kıymetli altın bilezik
ve ayaklarında mücevherli 7 halhal vardır... Kitabede yazılı olanlar
çok ibretliktir:
"Ben hükümdar kızı Tace’yim. Memleketimizde müthiş bir kıtlık
çıktığı için, tahıl getirtmek üzere, birkaç adamımı, Mısır maliye nazırı olan
hazreti Yusuf'a yolladım. Gönderdiğim adamlar gelmeyince, birkaç
kişiye bir kantar gümüş verip bir yerlerden bir kantar un bulmalarını
istedim. Onlar da bulamadılar. Nihayet bir kantar altın verip tekrar
gönderdimse de, yine bulamadılar... İncilerimi öğütüp yedim! Fakat o da
beni besleyemediği için, büyük bir servet içinde açlıktan ölüyorum... Benim bu
acıklı hâlimi işitenler, gerekli dersi almalı, servetine güvenmemeli
ve iktisat yolunu tutmalıdır. Tarihte altının da, incinin de, geçmediği
durumlar varsa da, benden başka dünyada hangi kadın bu kadar muhteşem ziynetler
içinde ölmüştür?.."