Meleklerin göklere çıkardığı namaz!..
13/02/2020 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü teâlâ da, seni
muhâfaza etsin."
Muhsin-i Kayserî hazretleri Hanefî fıkıh âlimidir. Kayseri’de doğdu. İlk
tahsilinden sonra Şam ve Mısır'a giderek fıkıh tahsil etti. Kayseri'ye dönerek
birçok talebe yetiştirdi. 761 (m. 1360)’da Kayseri'de vefat etti. Bir dersinde
buyurdu ki:
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (En büyük hırsız, kendi
namâzından çalan kimsedir) buyurdu. Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi namâzından
nasıl çalar? diye sordular. (Namâzın rükü’unu ve secdelerini tam yapmamakla)
buyurdu.
Bir def’a da buyurdu ki: (Rükü’da ve secdelerde, belini yerine
yerleştirip biraz durmayan kimsenin namâzını Allahü teâlâ kabul etmez.)
Peygamberimiz bir kimseyi namâz kılarken, rükü’unu ve secdelerini tam
yapmadığını görüp, (Sen namâzlarını böyle kıldığın için, Muhammed’in dîninden
başka bir dinde olarak ölmekten korkmuyor musun?) buyurdu. Yine buyurdu
ki: (Sizlerden biriniz, namâz kılarken, rükü’dan sonra tamâm kalkıp, dik
durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine yerleşip durmadıkça namâzı tamâm
olmaz.) (İki secde arasında dik oturmadıkça namâzınız tamâm olmaz.)
Bir gün Peygamberimiz birini namâz kılarken, namâzın ahkâm ve erkânına
riâyet etmediğini, rüküdan kalkınca, dikilip durmadığını ve iki secde arasında
oturmadığını görüp, buyurdu ki: (Eğer namâzlarını böyle kılarak ölürsen,
kıyâmet günü, sana benim ümmetimden demezler.) Bir başka yerde de buyurdu
ki: (Bu hâl üzere ölürsen, Muhammedin “aleyhisselâm” dîninde olarak
ölmemiş olursun.)
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyurdu ki: (Altmış sene, bütün
namâzlarını kılıp da, hiçbir namâzı kabul olmayan kimse, rükü ve
secdelerini tam yapmayan kimsedir.)
Zeyd ibni Vehb “rahmetullahi teâlâ aleyh” birini namâz kılarken rükü ve
secdelerini tam yapmadığını gördü. Yanına çağırıp, "ne kadar zamândır
böyle namâz kılıyorsun?" dedi. "Kırk senedir" deyince,
"sen kırk senedir namâz kılmamışsın. Ölürsen Muhammed Resûlullahın sünneti
[yani dîni] üzere ölmezsin" dedi.
Bir mümin namâzını güzel kılar, rükü ve secdelerini tam yaparsa, namâz
sevinir ve nûrlu olur. Melekler, o namâzı göğe çıkarır. O namâz, namâzı kılmış
olana, iyi duâ eder ve "sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü
teâlâ da, seni muhâfaza etsin" der. Namâz güzel kılınmazsa, siyâh
olur. Melekler o namâzdan iğrenir. Göğe götürmezler. O namâz, kılmış olana,
fenâ duâ eder. "Sen beni zâyi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü
teâlâ da seni zâyi eylesin" der.