Hadîsler ne zaman yazılmıştır?
18/12/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Makâlemizin
hemen başında ifâde edelim ki, sayıları yüz binlerle ifâde edilen hadîs-i
şerîflerin ve sünnetin sözlü ve yazılı olarak toplanmasına, derlenip koruma
altına alınmasına, daha Peygamber Efendimiz ve Sahâbe-i kirâm zamanında
başlanmıştır. Bu işe, hadîslerin kitâbeti veya tesbîti denilir.
Bu dönem, aşağı yukarı hicrî 1. asrın son çeyreğine kadar devâm
etmiştir.
Başlangıçta, hadîslerin
yazılması,yazı bilenlerin azlığı, yazı malzemelerinin (kalem, kâğıt, mürekkep
ve sâire) kıtlığı ve Kur’ân-ı kerîmle karışma ihtimâline binâen yasaklanmışsa da,
kısa bir müddet sonra bu yasak kaldırılmıştır. Abdullah İbn-i Amr İbnil-Âs (radıyallahü
anhümâ) gibi, Peygamberimizden özel izin alarak hadîs-i şerîfleri yazan
Sahâbîler vardır. Nitekim, Sahîh-i Buhârî’de geçen
bir rivâyete göre, bunu, Ebû Hüreyre (radıyallahü
anh) bizzât
ifâde etmiştir.
Hadîsler
konusunda, hem Hadîs Târihi, hem
de Hadîs
Usûlü kitaplarında yazıldığı gibi, 1-“Hadîslerin
kitâbeti (yazılması)”, 2- “Hadîslerin tedvîni (cem
edilmesi, toplanması)”, 3- “Hadîslerin tasnifi (toplanmış
olan hadîslerin farklı metodlara göre sınıflandırılarak kitaplara yazılması)” ve 4-“Hadîslerin
tehzîbi” (bir kitâbı ele alıp eksikleri varsa giderme,
lüzûmsuz kısımları çıkarma, muhtevâ ve münderecâtını daha iyi bir düzene
koyarak daha faydalı ve kullanışlı hâle getirme) şeklinde 4 safha vardır.
Demek ki, “Kitâbet”, yazılma işi,
daha Peygamber Efendimiz ve Sahâbe-i güzîn zamanında başlamıştır. Değişik
yazı malzemelerinde ve hâfızalarda dağınık olarak bulunan hadîslerin “Tedvîni”,
kitaplarda toplanma işi ise,“Halîfe-i hâmis”, “Ömer-i sânî” gibi
lakaplarla anılan büyük halîfe Ömer bin Abdülazîz (rahmetullahi
aleyh) zamanında olmuştur. O, İslâm âleminin her tarafındaki vâlîlere
emir göndererek, bütün İslâm beldelerindeki hadîs-i
şerîfleri ulemâya tedvîn ve cem ettirmiştir. Bu işi yapanlardan
biri, İbn-i Şihâb-ı Zührî (rahmetullahi
aleyh)’tir. Hadîs târihinin 2. merhalesini, safhasını, dönemini teşkil eden bu
dönem, hicrî 1. asrın son çeyreğinden 2. asrın ortalarına kadarki bir zaman
dilimini içine alır.
3. merhale olan “Tasnîf” dönemi, h.
2. asrın 2. çeyreğinden 4. asrın başlarına, hattâ 5. asrın ortalarına kadar
sürmüştür. Tasnîf döneminde, alfabetik
(ale-ahruf), konulara (alel-ebvâb) ve râvîlere (aler-ricâl) göre tasnîf edilen
eserler vardır. Meselâ fıkhî bâblara göre yazılan
kitaplara “Sünen” denilir. “Kütüb-i
Sitte” denilen meşhûr ve muteber 6
hadîs kitâbından 4’ü “Sünen” tarzında yazılmıştır. [Ebû
Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn-i Mâce’nin Sünenleri gibi]. Rivâyet eden
Sahâbîlerin veya râvîlerin isimlerine göre tasnîf edilen eserlere “Müsned” denilir.
[Ahmed bin Hanbel’in Müsnedi gibi]. Ayrıca “Sahîh”, “Câmi”, “Mu’cem”,
“Musannef”… gibi başka türler de vardır. Yanî daha önce
karışık olarak derlenmiş olan hadîsler, çeşitli şekillerde sınıflandırılıp
tertip edilmiş, düzene konulmuştur. İşte bu dönemde hadîsler, konularına,
râvîlerine, sıhhat durumlarına ve diğer bazı kriterlere
göre değerlendirilmiş, sınıflandırılmış, çeşitli kitaplara yazılmıştır. [Yarın
devâm edelim inşâallah.]