"Onun dört kusûru var!"
15/12/2022 Perşembe Köşe yazarı A.U
Hazret-i
Ömer “radıyallahü anh”, Saîd bin Âmir'in herkes
tarafından çok sevildiğini öğrenince, Humuslulara, onun kusûru olup olmadığını
sordu.
Onlar da
cevâben:
“Dört kusûru var” dediler.
Hazret-i
Ömer:
“Onlar nedir?” dedi.
Onlar da
bunları birer birer saydılar.
Hazret-i
Ömer, onu Medîne’ye çağırdı.
Geldiğinde;
"Yâ
Saîd! Sen vazîfene kuşluk vaktinde gelirmişsin. Geceleri insanlar arasına
çıkmazmışsın. Haftada bir gün evine çekilir, kimseyi kabul etmezmişsin.
Sahâbeden Hazret-i Hubeyb'in şehîd edildiği söylenince kendinden geçermişsin!
Bunları bana îzâh et" dedi.
Hazret-i
Saîd:
“Başüstüne” dedi.
Ve şöyle
arz etti:
"Birincisi; Vazîfeme ancak kuşluk vakti
gelirim. Çünkü hanımım hastadır. Evde bütün hizmetleri kendim yaparım. Hamur
yoğurur, ekmek yapar, öyle çıkarım.
İkincisi; Geceleri insanların içine
çıkmıyorum. Zîrâ gündüzleri halkın hizmetleriyle meşgûl olur, geceleri de
Allahü teâlâya ibâdet yaparım.
Üçüncüsü; Haftada bir gün evime çekilip
kimseyle görüşmem. Çünkü giyecek başka elbisem yoktur. Biri kirlenince onu
yıkıyor, kuruyuncaya kadar kimseyi kabul edemiyorum.
Dördüncüsü; Hazret-i Hubeyb'in şehâdetini
hâtırlayınca bayılırım! Çünkü müşrikler onu asarlarken ben oradaydım ama henüz
îmân etmemiştim. Niçin mâni olmadım diye üzüntümden bayılırım."
Hazret-i
Ömer:
"Yâ Saîd! Allah korkusu seni ne kadar yüceltmiş" buyurdu.
Ve sevinçten ağladı.