"Hâce azîzân" Ali Râmitenî
18/02/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Ali Râmitenî
hazretleri, Silsile-i aliyyenin on ikincisidir. Buhârâ'nın Râmiten köyünde
doğdu ve 721 [m. 1320] senesinde yüzotuz yaşında Hârezm'de vefât etti...
Dokumacılık yapardı. Dokumacıların şeyhi manasına (Pîr-i nessâc) ismi ile
meşhûrdur...
Bir gün, Ali
Râmitenî hazretlerine bir talebesi yemek getirmişti.
Ona "Getirdiğin bu yemek, sıkıntılı bir anımızda imdada yetişti. Sen
de bizden her ne muradın var ise iste! Çünkü hacet kapısı şu anda açıktır"
buyurdu. Genç de; "İlimde ve evliyalık makamında size benzemekten başka
bir arzum yoktur!" dedi. O da, "Bu yükü kaldıramazsın" buyurdu.
Genç ise; "Dünyada tek muradım, aynen sizin gibi olmaktır" dedi. O
da, gence teveccüh etti. O genç, bir müddet sonra zahir ve batında Allahü
teâlânın izniyle hocasının derecelerine kavuştu. Fakat aşk sarhoşu olup,
kendinden geçti. Öylece kırk gün sonra vefat etti. Ona bir anda kendi
makamlarını verip, kendisi gibi yaptığı için "iki aziz" manasına
ismi "Hâce azîzân" olarak kaldı...
Ali Râmitenî hazretleri ömrünün sonlarına doğru Buhara'dan Harezm'e geldi.
Sur kapısında konakladı ve oranın padişahına iki talebesini gönderdi.
"Sultana gidiniz. Fakir bir dokumacı, şehrinize gelmiştir. İzin verirseniz
burada kalacak, izin vermezseniz geri gidecektir, deyiniz. Eğer izin verirse,
sultanın elinden mühürlü bir belge alın" buyurdu. Talebeleri gidip sultana
durumu arz ettiler. Sultan böyle bir isteği ilk defa duyduğu için tuhaf karşıladı
ise de, mühürlü bir belge verdi. Bu belgeyi talebeler getirdiler. Azîzân
hazretleri şehrin kenarında bir semte yerleşti...
Her gün işçilerin toplandığı pazara gidip, içlerinden birkaç kişiyi alırdı.
Onlara günlük yevmiyelerini sorduktan sonra; "Şimdi abdest alıp, ikindi
namazına kadar sohbetimize katılın. İkindiden sonra da ücretlerinizi alıp
evlerinize dönün" buyururdu. Bu durum işçilerin hoşuna gitti. Sohbetine
bir defa katılan, sohbetin lezzetine doyamayıp, bir daha ayrılamıyordu. Bu
durum, bütün şehre yayıldı. Herkes talebesi olmak için can atıyordu. Nihayet
bazıları, durumu sultana şöyle anlattılar:
"Şehirde bir hoca türedi, herkes akın akın ona koşuyor. Bu gidişle
şehirdekiler, onu başlarına sultan seçerler de saltanatınızdan olursunuz.”
Sultan, da onun şehirden çıkması için bir ferman yazdırıp adamlarıyla gönderdi.
O da gelenlere, "Bizim, şehirde yerleşeceğimize dair imzalı ve mühürlü bir
fermanımız var. Sultan, eğer kendi imzasını, mührünü ve iznini inkâr ediyorsa,
biz de çıkıp gitmeye razıyız" cevabını verdi.
Bu cevabı sultana bildirdiler. Sultan, verdiği izni geri almak küçüklüğüne düşmedi. Ayrıca gelip sohbetine katıldı ve onun en önde gelen talebelerinden oldu...