Ramazan-ı şerîfte çok dua ve istiğfar etmelidir...
19/03/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Bu ayda ve başka zamanlarda, ölülere de, dua ve istigfâr etmekle, onun için
sadaka vermekle yardım etmek, imdâtlarına yetişmek lâzımdır.
İnsan, bu dünyada kalmak için yaratılmadı. Dünyada iş
yapmak, çalışmak için yaratıldık. Çalışmalıyız! Çalışıp da, kazanıp da ölen bir
kimse için korkacak bir şey yoktur. Hatta, böyle ölmek, bir devlet ele
geçirmektir...
Ramazan-ı şerîfte kendimiz ve sevdiklerimiz için çok
dua etmelidir. Dua, istemek demektir. Aç bir adamın, iştahlı olduğu bir zamanda
yiyecek istemesi gibidir. İman ile ölenlere hatm-i tehlîl yapmak,
yani yetmiş bin Kelime-i tevhîd okuyup, sevâbını rûhuna hediye etmek çok
faydalıdır...
Bu ayda ve başka zamanlarda, ölülere de, dua ve
istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdâtlarına yetişmek
lâzımdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ölünün
mezârdaki hâli, imdât diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak
üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de,
babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler.
Kendisine bir duâ gelince, dünyânın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekten
daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duâları sebebi
ile ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi,
onlar için duâ ve istigfâr etmektir.)
Silsile-i aliyye ismi verilen büyük âlimlerden Mazhar-ı Cân-ı Cânân “kaddesallahü
teâlâ sirrehül’azîz” hazretleri, ömrünü uygunsuz işler yaparak geçiren
bir kadının kabri yanına oturmuştu. Kabre teveccüh eyledi. Yani hâtırına başka
hiçbir şey getirmeyip; yalnız onu düşündü. Bu mezarda Cehennem ateşi var.
Kadının imânlı olmasında şüphe ediyorum. Rûhuna (Hatm-i tehlîl) sevâbı
bağışlayacağım. İmânı varsa, affolur buyurdu. Hatm-i tehlîlin sevâbını
bağışladıktan sonra, elhamdülillah îmânı varmış, Kelime-i tayyibe tesîrini
gösterip azaptan kurtuldu buyurdu...
Süleymâniyye kütüphânesi İbrâhîm Efendi “rahmetullahi
teâlâ aleyh” kısmında, [520] sayılı fetvâ kitâbında diyor ki: "Dua sessiz
olur. Cuma namazından sonra cemâat ile dua yapmak câhilliktir. Vaazdan sonra
toplanarak vâizin yüksek sesle dua yapması bidattir."
(Miftâh-un-necât) kitabında yazılı
hadîs-i şerîfte, (Bir kimse, müminler için, her gün yirmi beş kere,
istigfâr okursa, Allahü teâlâ, bu kimsenin kalbinden gıl ve hasedi çıkarır.
İsmi, ebdâl isimleri arasına yazılır. Ona, bütün müminler adedince, sevap
yazılır. Kıyâmet günü, bütün müminler: Yâ Rabbî, bu kulun bizim için, istiğfâr
okurdu. Sen de onu affeyle! derler) buyuruldu. [Gıl, hîle
demektir. Ebdâl; evliyâdan bir sınıfın ismidir.]
Bunun için her gün, (Allahümmağfir
lî ve li-vâlideyye ve lilmü’minîne vel-mü’minât vel-müslimîne
vel-müslimâtil-ahyâ-i minhüm vel-emvât bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) okumalıdır.
Mânâsı: (Beni, anamı ve babamı, diri ve ölmüş olan erkek ve kadın bütün
müminleri ve Müslümanları rahmetinle af ve mağfiret eyle! Ey merhamet edenlerin
en merhametlisi olan Allahım!)
