Namazda okunan âyet miktarları
11/11/2018 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Her namazda, ikinci rekatte, birinciden üç âyet uzun okumak mekruhtur.
Sual: Namaz kılarken, kıraat olarak okunan sûreleri sıra ile mi okumalı, birinci ve ikinci rekatlerde okunan âyet miktarları farklı mı olmalı, imam ve cemaat için bu hükümler aynı mıdır ve bu konularda nelere dikkat etmelidir?
Cevap: Bu konuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“İmamın cuma ve bayram namazlarından başka her namazda, birinci rekatte, ikinci rekatte okuduğunun iki misli uzun okuması sünnettir. Yalnız kılan, her rekatte aynı miktarda okuyabilir. Her namazda, ikinci rekatte, birinciden üç âyet uzun okumak mekruhtur. İmamın aynı namazların aynı rekatlerinde, aynı âyetleri okumayı âdet edinmesi mekruhtur. Yalnız kılanlar için de her namaz için böyledir denildi. Ara sıra başka âyet de okumalıdır. Birinci rekatte okuduğunu, ikinci rekatte de okumak tenzihen mekruhtur. Birincide Kul'e'ûzü bi-Rabbinnâs okursa, ikincide tekrar okur. Çünkü, tersine okumak, daha kerihtir. İkincide, birincideki âyetin devamını okumak efdaldir. İkincide, birinci rekatte okuduğundan sonraki bir kısa sûreyi atlayarak, daha sonrakini okumak mekruhtur. Bir rekatte, sıra ile birkaç sûre okumak mekruh değil ise de, bir sûre okumak efdaldir. İkincide, birincide okuduğundan önceki âyetleri veya sûreleri okumak mekruhtur. Kur’ân-ı kerimi mushaftaki sıra ile okumak, her zaman vaciptir. Hatim indirirken, Kul'e'ûzüleri okuduktan sonra, hemen Fatiha ve Bakara sûresi başından beş âyet okumak çok sevaptır. Bir kısa sûre kadar üç âyet okumak, bir uzun âyet okumaktan efdaldir.”
***
Sual: Namaz kılarken, namazın farzlarına, vaciplerine, sünnetlerine uyulduğu gibi, namazda mekruh olanlardan da sakınmak gerekir mi?
Cevap: Bu konuda Dürr-ül-muhtâr ve bunun şerhi olan Redd-ül-muhtârda buyuruluyor ki:
“Namazın mekruhları iki türlüdür: Yalnız mekruh denildiği zaman 'tahrimen mekruh' demektir ki, delilinden zan ile anlaşılan yasaklardır. Yasak olmasına bir delil, senet bulunmayıp, yapılmaması iyi olan şeye 'tenzihen mekruh' denir. Namaz içindeki vacipleri ve müekked sünnetleri yapmamak tahrimen, müekked olmayan sünnetleri yapmamak ise tenzihen mekruhtur. Tenzihi mekruh helale, tahrimi mekruh ise harama yakındır. Mekruh olarak kılınan namaz sahih olur ise de kabul olmaz. Yani, o namaz için vadedilen sevaba kavuşulamaz.”