Her sıkıntıdan sonra ferahlık vardır...
14/11/2018 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Sıkıntılı ve ferahlık zamanında, hâlinde bir değişiklik olmasın! Varlık ve yokluk zamanları, hâlini değiştirmesin."
Yeniceli Şeyh Mustafa Efendi, Osmanlı âlim ve evliyâsının büyüklerindendir. Günümüzde Makedonya’da bulunan Vardar Yenicesi'nde miladi onbeşinci yüzyılda yaşadı.
Bu mübarek zat, bir sohbetinde şunları anlattı:
Cüneyd-i Bağdâdî buyuruyor ki: "İhtiyaçlardan kurtulmanın ilâcı, muhtaç olduğun şeyi terk etmektir. Her ihtiyacını [hâsıl edecek sebebi] Allahtan beklemelidir". Hadis-i şerifte, (İnsan, ihtiyaçlarını, Allaha havâle ederse, ihtiyaçlarını [husûle getirecek sebepleri] ihsân eder) buyuruldu. Meselâ, herkesin sana merhamet ve hizmet etmesini temin eder. Yahyâ bin Mu'âz Râzî buyuruyor ki: "Herkes seni, Allahını sevdiğin kadar sever. Allahtan korktuğun kadar, senden korkarlar. Allaha itaat ettiğin kadar, sana itaat ederler." Yine buyurdu ki: "Allahü teâlâya hizmet ettiğin kadar, sana hizmet ederler. Hülâsa, her işin, Onun için olsun! Yoksa, hiçbir işinin faydası olmaz. Hep kendini düşünme! Allahü teâlâdan başka, kimseye güvenme!"
Ebû Muhammed Râşî diyor ki: "Kendin ile Allahü teâlâ arasında en büyük perde [mâni], hep kendi menfaatini düşünmek ve kendin gibi, bir âcize güvenmektir. Sofîlik, istediğin her yere gidebilmek ve bulutların gölgesinde rahat etmek ve herkesten hürmet görmek değildir. Her hâlinde, Allahü teâlâya güvenmektir."
Evlat ve âile ile dâimâ tatlı sözlü ve güler yüzlü olmalıdır. Onlarla da zaruret kadar, haklarını ödeyecek kadar görüşmelidir. Onların arasında bulunmak da, Allahü teâlâyı unutacak kadar uzun olmamalıdır. Kavuştuğun hâlleri herkese söyleme! Makam ve servet sahipleri ile çok görüşme! Her hâlinde, sünnete uymaya ve bidatten sakınmaya çalış! Sıkıntılı zamanlarında, Allahtan ümidini kesme, hiç üzülme! İnşirâh sûresinin beşinci âyetinde, meâlen, (Her sıkıntıdan sonra, ferahlık, kolaylık vardır) buyuruldu. Sıkıntılı ve ferahlık zamanında, hâlinde bir değişiklik olmasın! Varlık ve yokluk zamanları, hâlini değiştirmesin. Hattâ, yokluk zamanında neşen, varlıkta da sıkıntın artsın! Ebû Saîd-i Arâbî'ye, 'fakir [dervîş] nasıl olur' diye sorulunca 'Fakirlik zamanında sâkin olurlar. Servet zamanında, muzdarib, sıkıntılı olurlar ve rahatlık zamanında sıkıntı ararlar. Hâdiselerin değişmesi, ahlâklarını değiştirmez. Başkalarının ayıplarına bakmazlar. Dâimâ, kendi ayıplarını, kusurlarını görürler. Kendilerini hiçbir Müslümandan üstün bilmezler. Hepsini kendinden üstün görürler' buyurdu."