Kılıcı kesmeyince şaşkına dönen eşkıyanın tövbesi!..
19/03/2025 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Ebû Muhammed Sa’bîye saldıran eşkıya, şaşkına dönmüştü! Çünkü kılıcı
kesmiyordu!..
Ebû Muhammed Sa’bî hazretleri Şafiî mezhebi
âlimlerindendir. 495 (m. 1102)’de Yemen’de, San’a şehri civarında doğdu. 553
(m. 1158) yılında orada vefât etti. Hicaz’da İslâm âleminin çeşitli
bölgelerinden gelen âlimlerin ilminden istifâde etti. Zamanında, Yemen
Müslümanlarının en ileri gelen âlimi oldu. İmâm Yahyâ bin Ebü’l-Hayr’la
arkadaşlıkları oldu.
Talebeleri anlatır: Bir gün Ebû Muhammed Sa’bî ile birlikte,
bir yerden bir başka yere giderken, ıssız bir dağ başında Müleyke kabilesinden
eşkıyalar önümüzü kesti. Üzerlerimizde ne varsa önlerine attık. Ebû Muhammed
Sa’bî’nin üzerinde hiçbir şey çıkmayınca, para vermek istemeyip sakladığını
zannettiler ve kılıçla hücum ettiler. Eşkıya, kılıcını vurduğu hâlde
kesmediğini görünce şaşırdı. Tövbe edip, sâdık talebe oldu. Yüksek ilimleri
öğrenip, güzel amelli sâlih insanlardan oldu...
Hocamıza kılıcın kesmemesinin sebebini sorduğumuzda,
eşkıyanın hücumu sırasında “Hıfz âyetlerini” okuduğunu bildirdi. Bu âyet-i
kerîmeleri nasıl öğrendiğini de şöyle anlattı:
“Bir gün arkadaşlarımla beraber dolaşmaktayken, bir
kurdun zayıf bir koyunla oynaştığını gördük, merak edip yaklaştık. Kurt
koyunla, koyunun yavrusu ile oynadığı gibi oynamaktaydı. Kurt, bizim
yaklaştığımızın farkına varınca kaçıp uzaklaştı. Koyunu tutup, kurdun yaralayıp
yaralamadığını kontrol ederken, boynuna yazılı bir kâğıdın bağlanmış olduğunu
gördük. Kâğıtta; Bekâra sûresi ikiyüzellibeşinci âyet-i kerîmesi, meâlen;
(Göklerin ve yerin muhafazası, O’na ağırlık ve zorluk vermez, O çok yüce, çok
büyüktür.) Yûsuf sûresi altmışdördüncü âyet-i kerîmesi, meâlen; (Allah en
hayırlı koruyucudur. Ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.) Saffât
sûresi yedinci âyet-i kerîmesi, meâlen; (Biz semâyı, tâatten çıkmış olan
şeytandan koruduk.) Hicr sûresi onyedinci âyet-i kerîmesi, meâlen; (Biz
semâyı, Allahü teâlânın rahmetinden kovulan her şeytandan
koruduk.) Fussilet sûresi onikinci âyet-i kerîmesi, meâlen; (Biz dünyâ
göğünü, duyduklarını çalan şeytandan koruduk, işte bu Azîz, Alîm olan Allahü
teâlânın takdîridir.)
Târık sûresi dördüncü âyet-i
kerîmesi, meâlen; (Hiçbir nefis yoktur ki, üzerinde amellerini koruyan bir
melek bulunmasın) Burûç sûresi, onikinci âyet-i kerîmeden sonuncu âyet-i
kerîmeye kadar yazılı idi. İşte orada görüp ezberlediğim âyet-i kerîmeleri
burada, eşkıyanın karşısında okuyunca, onların kılıçları kesmez
oldu) dedi."
