"Bu fakire kim kızını verir ki efendim!.."
19/06/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Şâh Şücâ hazretlerinin güzel ve ihlaslı bir bir kızı vardı.
Kirman valileri ona talipti. Şah, onlardan üç gün mühlet istedi…
Şâh Şücâ Kirmânî hazretleri, büyük velîlerdendir. Künyesi "Ebü’l-Fevâris"tir.
Kirman pâdişâhının oğlu olup zamânının büyüğü, hakikat yolunun önderi idi.
Firâseti keskindi. İşi evliyâyı bulup, onunla sohbet etmekti. Ebû
Türâb Nahşebî, Ebû Hafs, Ebû Ubeyd Busrî ve Yahyâ bin Muâz gibi âlimlerle
sohbet etmiştir... Bu mübarek zat, güzel ahlâkı ve hikmetli sözleriyle
insanlara hep hayrı tavsiye etti. Hikmetli sözleri pek çoktur. Buyurdu ki:
“Gözünü harama bakmadan, nefsini isteklerinden koruyup, kalbini devamlı
murâkabe, bedenini sünnete uygun amellerle süsleyenin firâsetinde hiç hatâ
olmaz...”
Bu mübarek zatın, evlenme çağına gelmiş güzel ve ihlaslı bir kızı vardı.
Kirman valileri ona talipti. Şah onlardan üç gün mühlet istedi.
Bu üç gün içinde camileri dolaşıyordu. Nihayet bir gün huşû içinde, çok
güzel namaz kılan bir genç gördü. Namazı bitinceye kadar onu seyretti. Sonra
yanına gidip:
-"Ey genç, evli misin?" diye sordu.
Genç;
-"Hayır" deyince ona;
-"Kur'ân-ı kerim okuyan, takva sahibi ve güzel bir kızla evlenmek
ister misin?" dedi.
Genç;
-"Bana kim kızını verir ki, dünyada üç dirhemden başka hiçbir şeyim
yok" dedi.
-"Ben veririm. Bu üç gümüşün biri ile ekmek, biri ile katık, biri ile
güzel koku satın al" dedi.
Şah Şüca, nihayetinde kızını o genç ile evlendirdi.
Gelin kız, o fakir gencin evine girdiğinde, bir kuru ekmek parçası gördü.
-"Bu nedir?" diye sorunca genç;
-"Senin nasibindir. Yarın sabah yemen için ayırmıştım" dedi.
Şah'ın kızı hemen kapıya yöneldi. Evet, babasının evine doğru gitmeye
hazırlanıyordu. Bunu fark eden genç şöyle söylendi:
- "Ah! Ben bir Şah kızının benimle bir ömür yaşayamayacağını
biliyordum zaten!.."
Kızcağız bu sözleri işitince;
-"Ben senin fakirliğine bir şey demiyorum!.. Sen akşamdan sabahın
ekmeğini hazırlıyorsun, ben ise babama şaşıyorum, bunca senedir yanındayım
bana 'seni haramlardan kaçan, dünyayı hiç düşünmeyen biriyle evlendireceğim'
derdi. Bugün öyle birine verdi ki Rabbine itimat etmiyor, rahat içinde
bulunmuyor. Bu evde 'ya ben kalırım ya bu ekmek!' Artık kararını
ver" dedi.
Bu sözlerden çok etkilenen genç, böyle takva sahibi bir kızla evlendiği için şükretti. O ekmeği de hemen kapı komşusu bir fakire verip geldi. Şahın kızıyla mesut bir hayat sürdü... (Tezkiret'ül-Evliya/Feridüddîn-i Attar)