"Hocamın hürmetine yâ Rabbî..."

19/10/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Türkistân’ın en büyük velîlerinden Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin bir talebesi vardı.

Bu zâtın emriyle gittiği bir ticâretten dönüyordu ki, yolda bir grup harâmîyle karşılaştılar...

Kervan, kıymetli mallarla doluydu.

Ama hiç endîşe etmedi.

Kendi kendine;

“Beni, üstâdım gönderdi. Öyleyse bir şey olmaz” dedi.

Gözlerini kapadı.

“Yâ Rabbî! Hocamın hürmetine bize yardım et” dedi.

Sonra çekti kılıcını.

Ve saldırdı onlara!

O bir tek kişi, âdeta bir "ordu" göründü o eşkıyâlara.

Korkup dağıldılar!

Kervan kurtulmuştu.

Nihâyet üstâdının huzuruna vardı.

Büyük velî neşeliydi.

O delikanlıya;

Geçmiş olsun evlâdım! Allah diyen mahrum kalmaz” buyurdu.

● ● ●

Bu zât, bir gün sevdiklerine;

“Günâhın büyüğü küçüğü olmaz. Günâhın küçüğü de büyüktür” buyurdu.

Dinleyenler;

“Bunu biraz açar mısınız efendim” dediler.

Büyük velî de;

“Günâhın cinsi değil, kime karşı işlendiği mühimdir. Kul, günâh işlemekle kime karşı gelmiş, kime isyân etmiştir? Tabii ki Allahü teâlâya isyân edilmiştir, öyle ise, günâhın küçüğü de, çok büyüktür” buyurdu...