İnsan, sözü ile tartılır işi ile değerlendirilir!
06/04/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Seni ziynet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi
yap.”
Nevrekoplu Osman Efendi Osmanlı âlim ve velîlerindendir. Selanik civarındaki Nevrekop kasabasında doğdu. Önce zâhirî ilim tahsîli ile meşgûl oldu ve tahsîlini tamamladıktan sonra tasavvufta yetişmek için Halvetî tarîkatı şeyhlerinden Şâkir Efendinin sohbetlerinde yetişmekte iken bu hocası vefât etti. Bunun üzerine Edirne’de Kâdirî yolunun rehberlerinden Şeyh Abdülkâdir hazretlerine talebe oldu. İcazet verilerek memleketine, talebe yetiştirmek için gönderildi. On sekizinci asrın sonlarında vefat etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Şu hususa çok dikkat etmelidir. Babadan kalmış veya
bir kolayını bulup gelir temin etmek gâyesiyle bir dergâh ele geçirmiş kimseler
vardır. Bunlar tasavvuf yolunda, bâzı kitap ve risâleleri okuyarak âriflik
iddiâ ederler. “Şeyhiz” diyerek, insanlara doğru yolu göstermek isterler. Fakat
kendileri doğru yolun hangisi olduğunu bilmezler. Böyle kimseler kör bir insan
gibidir. Bunların talebeleri de kör olur. Bunların, eninde sonunda tehlikeli
bir uçuruma düşmelerinden korkulur...
Bir başka grup daha vardır ki, bunların ne gusül
abdesti, ne abdesti, ne namazı, ne de oruçları vardır!.. Her türlü
yasakları mübâh derecesinde işlerler. “Bizim guslümüz ezelîdir. Abdestimiz o
zaman alınmıştır. Namaz ve oruçlarımız o zaman edâ olmuştur”, “Biz cemâl
âşıkıyız. Bizim Cennet ve Cehennemle işimiz yoktur” derler. Bu gibi kimselerden
uzak olmak lâzımdır. Bu kimselerden uzak kalmak, Allahü teâlâya yakın olmaktır.
Bu gibiler pisliğe batmışlardır. Yanlarına varanlara pislik bulaşır. Bir hoca,
ilim öğrenmek isteyen talebesine şu beş şeyi emreder:
1) Devamlı abdestli olmak, 2) Farz namazları, cemâati
terk etmeyerek vaktinde kılmak, 3) Kazâya kalmış namaz ve oruç borcu varsa,
onları da en kısa zamanda tam olarak edâ etmek, 4) Yalan söylemekten ve
dedikodu etmekten son derece çekinmek ve sakınmak, 5) Hiç kimsenin aleyhinde
olmayıp, kendi kusurlarının affedilmesi için duâ ile meşgûl olmak.
“Hiç kimsenin elinde bir şey yoktur. Allahü teâlâ
dilerse olur, insanın güç yetirip yetirmemesi önemli değildir. Bize düşen,
çalışıp neticeyi beklemektir. Ölmeden önce ölmek lâzımdır."
“İnsan, sözü ile tartılır veya işi
ile değerlendirilir. Seni ziynet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve
kıymetini artıracak şeyi yap.”