Sadaka-i fıtrın önemi
08/04/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Bayramın birinci günü sabâh namâzı girdiği ânda, nisâb mikdârı kadar mala
mâlik olanın fıtra vermesi vâcib olur.
“Sadaka-i fıtr”a, “fıtra” veya “fitre” de denilir. “Sadaka”: “Allahü teâlânın rızâsını kazanmak niyetiyle ve karşılık beklemeden, muhtâc olanlara hibe edilen mal, para ve her türlü iyilikte bulunma” ma’nâsına geldiği gibi, “Zekât” ve “Ganîmet” ma’nâlarında da kullanılmaktadır. Yapıldıktan sonra sevâbı devâm eden hayırlı işlere de, “Sadaka-i câriye” denilir.
Hicretin 2. yılında, Müslümânlara bedenî ve mâlî ibâdetlerden bazıları
emredildi. Bu senede, oruç farz oldu. Kezâ hicretin 2.
senesinde ramazân ayında zekât vermek farz, Zilhicce ayında
da, Kurbân kesmek ve Bayram namazı kılmak vâcip oldu.
Yine 2. senenin ramazân ayında, terâvîh namazı kılınmaya başlandı
ve sadaka-i fıtır vermek vâcip oldu.
Bu yılın olaylarından biri de, müdâfaa için cihâda, düşmânla harbe
izin verilmesidir. [Hicr sûresi, 39-41; Hac sûresi, 39; Bakara sûresi, 190,
192 ve 193]
Bu yılın diğer bir hâdisesi ise, kıblenin tahvîli, Müslümânların
kıblesinin Kâ’be olmasıdır. [Bakara sûresi, 144]
Sevgili Peygamberimiz, hadis-i şeriflerinde buyurdular ki:
“Ramazan orucu, gökle yer arasında durur. Sadaka-i fıtr verilince
yükselir” [Ebû Hafs], “Sadaka-i fıtr, oruçlunun, uygunsuz sözlerinden meydâna
gelen günâhları temizler” [Beyhekî], “Sadaka-i fıtr,
zenginlerinize bir tezkiye[temize çıkarma, temizleme]dir. Fakîrleriniz
de verirse, Allahü teâlâ onlara daha çoğunu verir” [Ebû Dâvûd]
ve “Sadaka-i fıtrı, küçük-büyük, zengin-fakîr herkesin vermesi
gerekir.” [Ebû Dâvûd]
Hanefî mezhebinde, ihtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla
olarak, zekât nisâbı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümânın, Ramazân
Bayramının birinci günü sabâhı, tan yeri aydınlanırken, fitre vermesi
vâcip olur. (Merâkıl-felâh, Fethul-kadîr, Dâmâd, İbn-i Âbidîn) [Nisâb,
96 gram altın veya bu değerde para, ticâret malı demektir. Hayvânlarda
nisâb mikdârı değişiktir; meselâ koyunda 40, sığırda 30, devede 5’tir.]
Bayramın birinci günü sabâh namâzı girdiği ânda, nisâb mikdârı kadar mala
mâlik olanın fıtra vermesi vâcib olur. O ândan sonra nisâba kavuşanın fıtra
vermesi vâcib olmaz. (Fethul-kadîr, Merâkıl-felâh, İbn-i Âbidîn)
Fıtrayı Ramazân-ı şerîfte de, ramazândan önce ve bayramdan sonra da vermek
câizdir. Fakat bayram namâzından önce verilince, sevâbı daha çok olur.
Şâfiîde ramazândan önce verilemez. Mâlikî ve Hanbelî'de ise bayramdan sonra
vermek lâzımdır; bayramdan önce verilmez. (Bedâyi', Meârifüs-sünen)
Nisâba mâlik değilse fitre vermesi vâcip olmaz; fakat fakîrin de sadaka-i
fıtr vermesi iyidir. Diğer üç mezhepte [Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinde], bir
günlük yiyeceği olanın da fıtra vermesi farzdır. (Meârifüs-sünen)
Fıtra ve kurbân nisâbı hesâbına katılacak malın ticâret için olması şart
olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lâzım değildir. (Hâlbuki zekâtta
elinde bir yıl kalması ve ticâret için olması şarttır.)
Misâfir olan kimsenin de, nisâba mâlik ise fıtra vermesi
gerekir. (Uyûnül-besâir, Dâmâd)