“Fitne çıkarana Allah lanet etsin!”

19/10/2019 Cumartesi Köşe yazarı O.Ü

“Fitnelerin yayıldığı, fesatların çoğaldığı zamanlar, tövbe ve istiğfar zamanıdır."

 

 

Sual: Bir Müslüman, insanları sıkıntıya sokacak, fitneye, karışıklığa sebep olacak işler yapabilir mi ve eğer böyle bir durum olursa, Müslüman nasıl hareket etmelidir?

Cevap: İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:

“Fitnelerin yayıldığı, fesatların çoğaldığı zamanlar, tövbe ve istiğfar zamanıdır. Kenara çekilmeli, fitnelere karışmamalıdır. Fitneler çoğalıyor. Gün geçtikçe yayılıyor. Peygamber efendimiz buyurdu ki: 

(Kıyamet yaklaştıkça, fitneler çoğalır. Gece başlarken karanlığın artması gibi olur. Sabah evinden mümin olarak çıkan çok kimse akşam kâfir olarak döner. Akşam mümin iken, gece safalarında imanları gider. Böyle zamanlarda, evine kapanmak fitneye karışmaktan hayırlıdır. Kenarda kalan, ileri atılandan hayırlıdır. O gün oklarınızı kırınız! Silahlarınızı, kılınçlarınızı bırakınız! Herkesi tatlı dil ile, güler yüzle karşılayınız! Evinizden çıkmayınız!)”

Müslümanlar bu nasihatlere uymalı, sapıkların, din cahillerinin isyana teşvik eden, fitneyi körükleyen zararlı, uydurma kitaplarına aldanmamalıdır. Cihat, devletin, ordunun, düşmanlarla, sapıklarla harp etmesi demektir. Müslüman devlet olsun, kâfir devlet olsun, adil olsun, zalim olsun, kendi devletine isyan etmeye, vatandaş kanı dökmeye, birbirine saldırmaya cihat denmez, fitne, fesat çıkarmak denir. Peygamber efendimiz;

(Fitne çıkarana Allah lanet etsin!) buyurmuştur.

Müslümanlar devlete karşı isyan etmez, fitneye karışmaz, kanunlara karşı gelmez. Ehl-i sünnet âlimleri, siyasete karışmamış, yazıları, sözleri ile devlet adamlarına nasihat vermişler, onlara hak ve adalet yolunu göstermişlerdir. Bazı cahil din adamları, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan ayrılarak, devlet işlerine karışmış, asıl vazifeleri olan öğrenmek ve öğretmek saadetini ihmal ederek, kendilerine de, Müslümanlara da faydalı olamamışlardır.

             ***

Sual: Ölmekte olan bir kimsenin yüzü  kararmış ise, bu hâl, o kimsenin imansız gittiğine mi alamettir?

Cevap: Bir kimsenin imanlı veya imansız olarak öldüğünü söylemek zordur. Ancak alametler hakkında İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki:

“Eğer ölünün ağzından tükürüğü akmış, dudağı sarkmış, yüzü kararmış, gözü dönmüş ise, bilmiş ol ki, o şakidir. Ahiretteki şekavetini görmüştür.”