İki cihanda da rahat etmek için...
19/12/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Seâdete kavuşmak için yegâne hak
dîn olan İslâmiyyeti öğrenmekten ve yaşamaktan başka çâre yoktur.
“İslâm”, sözlük
manâsı itibâriyle, “boyun bükerek teslîm olmak” anlamına
geliyorsa da, bir ıstılâh (terim) olarak, “Allahü
teâlânın, Peygamberi Muhammed aleyhisselâm vâsıtasıyla bildirdiği emirler ve
yasaklarıdır.”
“İslâmiyet”, “Allahü
teâlânın, “Cebrâîl” ismindeki
melek vâsıtası ile, “sevgili Peygamberi Muhammed” (aleyhisselâm)a
gönderdiği, insanların dünyâda ve âhirette râhat ve mes'ûd
olmalarını sağlayan usûl ve kâideler, emirler ve yasaklardır”
şeklinde de tarîf edilmektedir.
Allahü teâlâ, (meâlen) buyurdu ki:
“Allahü
teâlâ, Peygamberini, (İslâm dînini,) diğer dînler üzerine üstün kılmak için,
hidâyet ve hak dîn (İslâmiyet) ile gönderdi. (Muhammed
aleyhisselâmın hak) Peygamber olduğuna şâhid olarak Allah(ü
teâlâ) yeter.” (Feth sûresi, 28)
Beşeriyet, başladığı andan itibâren muallimsiz, mürşidsiz,
rehbersiz, öndersiz, kılavuzsuz, muktedâ bihsiz, rol modelsiz bırakılmamıştır.
[Buna dâir âyet-i kerîmeler vardır.]
İlk
Peygamber Hazret-i Âdem aleyhisselâmdan i’tibâren,
kimisi “Ülül-azim”, kimisi “Resûl”, kimisi
de “Nebî” olan onbinlerle
Peygamber gelmiş-geçmiştir. Bütün Peygamberlerin
sonuncusu Muhammed aleyhisselâmdır. Diğer Peygamberlerin
bildirdikleri dînler, zamânla bozulmuştur. Şimdi seâdete kavuşmak için yegâne hak dîn
olan İslâmiyyeti öğrenmekten ve yaşamaktan başka çâre yoktur. Bu
girişten sonra, sizlere madde madde birkaç husûsu arz edelim:
1- Allahü teâlâ, dünyâya gönderdiği ilk insanı, aynı zamanda ilk
Peygamber kılarak, onun vâsıtasıyla, bütün insanlara, neleri yapacaklarını ve
neleri yapmayacaklarını bildirmiştir.
2- Hazret-i Âdem’den itibaren, 6 Ülül-azm Peygamber, 313 Resûl,
124.000 civârında Nebî göndermiş, bunlardan bazılarına 100 Suhuf (risâleler,
formalar, kitapçıklar) ve 4 büyük kitap vermiş, beşeriyetin uymakla mükellef
oldukları İlâhî kânûnlarını bildirmiştir. [“Helâl apaçık bellidir, harâm da apaçık
bellidir…” hadîs-i şerifinde, her
melikin bir yasak bölgesi bulunduğu, Allahın yasak bölgesinin de harâm kıldığı
şeyler olduğu ifâde buyurulmuştur.]
3-
Cenâb-ı Hak, hayvânları ve bitkileri çift kıldığı gibi, insanları da çift
kılmıştır. İnsanlara akıl gibi çok büyük bir nimet lutfederek, onları mükellef
kılmış, kendisine muhâtap yapmıştır. [Hayvânlar mükellef değildirler; deliler
de mükellefiyet altında değildirler.]
4- Allahü teâlâ, kullarının îmân etmelerini, kendisine ibâdet
etmelerini, güzel ahlâk sâhibi olmalarını, aralarında kardeşçe geçinmelerini,
birbirleriyle yardımlaşmalarını istemiştir.
5- O,
bazı şeyleri de, kesinkes yasaklamıştır: Çocuklara tecâvüzü, âile içi ensest
ilişkileri, hemcinslerin birbirleriyle gayr-i meşrû münâsebetlerini, erkeklerin
erkeklerle, kadınların kadınlarla gayr-i meşrû sûrette ilişkilerini, yine
gayr-i cinslerin nikâhsız birleşmelerini çok net bir şekilde yasaklamıştır.
6- Âkıl ve bâliğ olan (akıllı, ergenlik çağına ulaşmış) kadın ve erkeğin aralarında nikâh olmadan gayr-i meşrû münâsebette bulunmalarına “zinâ” denilir. Zinâ, bütün dinlerde yasaklanmıştır.