Resûlullah efendimizin âmâya öğrettiği dua...
13/02/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Peygamber efendimizin yanına bir âmâ geldi. Gözlerinin açılması için
duâ istedi...
İmâm-ı Şehriyârî Mahmud Efendi 75. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. İstanbul'da
doğdu. Medrese tahsilinden sonra çeşitli medreselerde müderrisliğe, ardından
Sultan 2. Mustafa'nın imamlığına getirildi. Sonra Anadolu, bir ay sonra da
Rumeli kadıaskerliğine getirildi. Nihayet şeyhülislâm oldu. 1130'da (m. 1718)
vefat etti. Buyurdu ki:
Allahü teâlânın, Resûlüne olan ikrâmlarından, ihsânlarından biri de şudur
ki, Onun hakkı için, Onun yüksek derecesi için yapılan duâları kabul buyurur.
Buna inanmayanın bu nimetten mahrum kalması, kendisi için en büyük zarardır.
Resûlullah ile, hayatta olduğu zaman da tevessül edilmiştir. Nesâî ve
Tirmüzî bildiriyorlar: Resûlullahın yanına bir âmâ geldi. Gözlerinin
açılması için duâ etmesini diledi. Resûlullah ona (İstersen duâ edeyim,
istersen sabret. Sabretmek, senin için daha iyi olur) buyurdu. Duâ
etmeni istiyorum. Beni güdecek kimsem yoktur. Çok sıkılıyorum deyince, (İyi
bir abdest al! Sonra bu duâyı oku!) buyurdu. Duânın tercümesi şudur:
(Yâ Rabbî! İnsanlara rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberin ile sana
teveccüh ediyorum. Senden istiyorum! Yâ Muhammed! Dileğimin hâsıl olması için
Rabbime senin ile teveccüh ediyorum. Allahım! Onu bana şefaatçi eyle!) Bunu İmam-ı Beyhekî de
haber veriyor. Ayrıca (kalktı. Görerek gitti) de diyor...
Bu duâyı okumayı ona Resûlullah öğretti. Kendisi duâ buyurmadı. Onun
teveccüh eylemesini, yalvarmasını, Resûlullah ile istigâse etmesini, dileğinin
böyle hâsıl olmasını arzu buyurdu.
Resûlullah hayatta iken de, vefâtından sonra da kendisi ile istigâse
olunurdu. Selef-i sâlihîn, Resûlullahın vefâtından sonra bu duâyı çok okumuş,
bununla murâdlarına kavuşmuşlardır. Halîfe Hazreti Osman birinin bir dileğini
kabûl buyurmuyordu. Bu kimse, Eshâbdan Osman bin Hanîf hazretlerine gelip,
yardım etmesini istediğinde, ona bu duâyı okumasını öğretti. Okuyup da,
halîfenin yanına gidince, dileğinin kabul olunduğunu Taberânî ve Beyhekî haber
vermektedirler.
Taberânî'nin haber verdiği bir hadis-i şerifte, Resûlullah duâ
ederken, (Peygamberinin ve Ondan önce gelen Peygamberlerin hakkı
için) buyururdu. Resûlullah ile veya başka Peygamberler veya velîler
ile (Teveccüh) etmek, (Tevessül) etmek, (İstigâse) etmek
ve (Teşeffu') etmek, hep aynı şey demektir. Ameller ile,
ibâdetler ile tevessül etmenin câiz olduğunu İslâmiyet bildirmiştir.