İbâdet, rûhu temiz olanlara tatlı gelir
21/01/2020 Salı Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlâ dilediği kuluna kabirde sâlih işler yapmayı ihsân
eder."
Kutbüddîn Muhammed Dımaşkî hazretleri hadis ve Şafii fıkıh alimidir.
1821'de (m. 1418) Şam’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra Şam’da Şafiî
kadılığı, Eşrefiyye Dârül-hadisi şeyhliği yaptı. Memlûk sultanının davetiyle
Mısır’a giderek şeyhülislam oldu. 894'te (m.1489) Kahire'de vefat etti. Bir
dersinde şunları anlattı:
Allahü teâlâ dilediği kuluna kabirde sâlih işler yapmayı ihsân eder. İnsan
ölünce, amel, ibâdet yapmak vazîfesi biter. Kabirdeki ibâdete
sevap verilmez. Fakat, Allahü teâlânın ismini söylemekle ve ibâdet etmekle
zevklenir. Melekler ve cennette olanlar da böyledirler. İbâdet yapmaktan lezzet
duyarlar. Çünkü zikir ve ibâdet rûhu temiz olanlar için, en tatlı şeydir. Rûhu
hasta olanlar, bunun tadını duyamaz.
İbrâhim-i Haffâr isminde bir mezarcı; “Bir mezar kazmıştım. Mezardan ve kerpiç
parçalarından misk kokusu duydum. Meğer orası eski bir kabir imiş. Kabre
baktım. Bir de ne göreyim. Bir ihtiyâr oturmuş Kur’ân-ı kerîm okuyordu” dedi.
Muhammed bin İshâk İbni Mende, Âsım-ı Sekatî’den haber veriyor ki: “Belh
şehrinde bir kabir kazdık. Yanındaki kabrin içi göründü, içeride yeşil kefenli
bir ihtiyâr, kıbleye dönmüş, elinde Kur’ân-ı kerîm okuyordu.” Bu kitapta, bunun
gibi çok şeyler yazılıdır...
Hadîs âlimlerinden Ebû Muhammed Halâl “Kerâmât-ül-evliyâ” kitabında, Ebû
Yûsuf Gasûlî’den şöyle haber veriyor:
Şam’da İbrâhim bin Edhem hazretlerinin yanına gittim. “Bugün şaşılacak bir
şey gördüm” dedi. “O nedir?” dedim. “Karşıdaki kabristanda bir kabir yanında
idim. Kabir yarıldı. Yeşil kefenli bir ihtiyâr göründü. “Yâ İbrâhim! Allahü
teâlâ beni, senin için diriltti. Dilediğini benden sor” dedi. “Allahü teâlâ
seni nasıl karşıladı?” dedim. “Etrâfımı kötü amellerim sarmıştı. Allahü teâlâ
bana; 'Seni üç şey için affettim. Benim sevdiklerimi severdin, dünyâda hiç içki
içmezdin, ak sakalınla huzûruma geldin. Böyle huzûruma gelen müminlere
azap yapmaktan utanırım' buyurdu, dedi. İhtiyâr bunları
söyledikten sonra kabirde kayboldu."
Kabir azâbını görenler de vardır. Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 46.
âyetinde meâlen; “Fir’avn’a ve adamlarına her sabah ve akşam gidecekleri
Cehennem ateşi gösterilir” buyurdu.
Buhârî ve Müslim’deki hadîs-i şerîfte; “Eğer, gizli tutabilseydiniz,
kabir azâbını, benim işittiğim gibi size de işittirmesi için Allahü teâlâya duâ
ederdim” buyuruldu.
Kabir azâbı, rûha ve cesede birlikte olmaktadır. Çünkü, küfrü ve günahları
ikisi birlikte yapmaktadır.