Allahü teâlâya yakınlık, lezzettir
22/11/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
“Benim makamım ubûdiyyettir; Allahü teâlâya teveccüh ve ikbâl,
yani O’na yönelmektir..."
Abdullah el-Baltacî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 658 (m. 1260)
senesinden sonra vefât etti. Ebü’l-Feth el-Vâsıtî’nin ileri gelen
talebelerindendir. Buyurdu ki:
“Allahü teâlâya yakınlık, lezzettir. O’ndan ayrılmak, O’na karşı yabancılık,
ölümdür.”
“Kalp, birçok tarafa yönelebilir. Onu hangi tarafa yönlendirirsen, başka
her tarafa kapanır. Bir kimse hem dünyâya ve hem de âhirete yönelemez.
Bunlardan biri diğerine mâni olur.”
“Yaratılmış olan bir şeye, şehvet arzusu ile bakan kimse, o şeyden ibret
alamaz ve o şeyden faydalanamaz.”
“Benim makamım ubûdiyyettir (Allahü teâlâya teveccüh ve ikbâl,
yani O’na yönelmektir.) İçim ve dışım O’nun ilmi ile doldu. Her
tarafım O’nun nûru ile aydınlandı.”
“Mukarreb odur ki, kendisine kalb-i selîm (küfür, dalâlet, günahlar ve sâir
âfetlerden sâlim, ihlâs ile dolu olan kalp) verilen kimsedir. Öyle ki, Allahü
teâlâdan başka her şeyden kurtulmuştur. O kalp, Allahü teâlânın rızâsından
başka bir şey bulunmayan bir kaptır, İşte bu ve bunun gibi güzel hasletlere sâhip olan
zâta mukarreb denir.”
“İnsanlarla birlikte bulunmakta güzel ahlâk, onlarla iyi geçinmektir.
Âlimler ile beraber olmakta güzel ahlâk, onlara ihtiyâcı olduğunu bilmek ve
onları edebe uygun olarak dinlemekle olur. Marifet ehli ile bulunmakta güzel
ahlâk, sükûn üzere, ümitli ve sabırlı olarak beklemekle olur. Yüksek evliyâ ile
beraber olmakta güzel ahlâk, kırıklık hâlinde bulunmakla olur.”
“Allahü teâlâ, vicdanlardaki gizli sırlara, insanın her nefeste ve her
hâldeki hâline muttalidir, hepsini bilir. Hangi kalbi kendisine yönelmiş görürse,
onu felâketlerden, sıkıntılardan sapıklıklardan ve fitnelerden muhafaza eder.”
“Kim dünyâyı (insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyleri) istemekle meşgul
olursa, Allahü teâlâ onu zillete müptelâ kılar.”
“Kalbinde, kendisini kötülükten koruyan bir kuvvet bulunmayan kimse,
harap olmuştur.”
“Normal insanların bozulmasının alâmeti, âmirlerinin kendilerine
zulmetmesiyle meydana çıkar. Büyük zâtların, ileri gelen âlimlerin
bozulmasının alâmeti de, dinde çeşitli karışıklıkların ve fitnelerin ortaya
çıkmasıdır.”
“Nefsini tanıyan kimse, insanların övmelerine aldırmaz.”
“Sâlihlerin hizmetinde bulunan kimse yükselir. Allahü teâlânın, kendisini, sâlihlere hürmet etmekten mahrûm ettiği kimse, insanlardan gelen sıkıntılara müptelâ olur.”