Dört kişi var ki!..
25/01/2023 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Selmân-ı Fârisî hazretleri;
senelerce fakîrlik ve kölelik içerisinde çektiği sıkıntıları, Vahiy pınarının
berrak sularından kana kana içip gideriyordu.
Ehl-i Suffe’dendi.
O Resûle yakındı.
Nitekim hazret-i Âişe;
"Selmân,
geceleri uzun zaman Resûlullahın sohbetinde bulunurdu. Neredeyse Resûlullahın
yanında bizden fazla o kalırdı" buyurmuştur.
● ● ●
Resûl aleyhisselâm;
"Allahü
teâlâ bana dört kişiyi sevdiğini bildirdi ve bu dört kişiyi sevmemi emretti.
Bunlar; Alî, Ebû Zer, Miktad ve Selmân" buyurdular.
Medâyin şehri alındı.
Bir vâli gerekiyordu.
Hazret-i Ömer düşündü.
Selmân-ı
Fârisî hazretlerini oraya vâli tâyin etti.
İlmi, basîreti, vazîfesindeki adâleti ve nezâketiyle Medâyin
halkı tarafından çok sevilip sayıldı.
Çok îtibâr gördü.
İslâmiyet yayıldı.
Selmân-ı Fârisî, Hazret-i Ömer zamânında Medâyin vâlisiyken
“otuz bin kişiye” hutbe okuduğu zaman, üzerinde iki parçadan müteşekkil bir (Hırka)sı
vardı.
Başka elbisesi yoktu.
Ne zaman ki, Vâli oldu.
Ona maaş tâyin ettiler.
Maaşını aldığı zaman ondan hiçbir şey harcamaz, hepsini
fakîrlere dağıtırdı.
Topraktan çanak yapardı.
Üç dirheme satardı.
Biriyle malzeme alır, birini sadaka verir, bir dirhemiyle de geçinirdi...