"Yazıktır, sustur şu mâsumu!"
19/01/2021 Salı Köşe yazarı A.U
Hazret-i Ömer halîfe iken, bir gece yabancı bir kervan gelip konakladı Medîne'de.
Halîfe, bunu gördü.
Abdurrahmân bin Avf’a gitti.
Ve ona dedi ki:
“Gel, şu kervanı bekleyelim.
Hırsızdan zarar görmesinler"
O da (Peki) dedi.
Ve nöbete başladılar.
Ancak gece yarısı oldu.
Bir bebek ağlaması işittiler.
Bir türlü kesilmiyordu sesi.
Halîfe, sesin geldiği eve gitti.
Kapıyı vurdu ve çıkan kadına;
"Niçin ağlatırsın o mâsumu.
Yazıktır, sustur artık!" dedi.
Ama ağlama sesi kesilmedi.
Gidip yine îkâz etti.
Bir daha, bir daha...
Son defâ gidip buyurdu ki:
"Sen, ne merhametsiz kadınsın.
Şu mâsumu devamlı ağlatırsın!"
Kadın, tanımadı Halîfeyi.
Cevâben dedi ki:
"Bilmeden niçin beni azarlıyorsun?
Yavrum aç, onu nasıl susturayım?"
"Açsa emzir be kadın!"
"Sütten kestim, emziremem.
"Peki, niye erken kestin?"
Kadın sinirlendi:
"Allah, insaf versin bizim halîfeye!
Süt emen bebek için para vermez.
Nafaka alayım diye kestim" dedi.
Halîfe üzülüp mescide geldi ve;
"Sizin halîfenize yazıklar olsun! Onun yanlış bir emri ile, bir kadın
bebeğini, sütten erken kesmiş" buyurdu.
Ve ağlayarak dedi ki:
"Kimin bebeği varsa, bildirsin.
Her bebeğe nafaka verilecektir...”