Meşhur olmaktan korkup şehri terk eden zat!..
27/03/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Abdürrahîm-i İstahrî hazretleri dünyâya
kıymet vermez; dünyâ malı toplamazdı...
Abdürrahîm-i İstahrî hazretleri
evliyanın büyüklerindendir. Hicrî dördüncü asrın ilk yarısında yaşadı. İlim
öğrenmek için, Hicaz, Irak, Şam ve başka yerlere seyahatler yaptı. Ruveym bin
Ahmed, Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî ve başka büyük zâtlarla görüşüp kendilerinden
ilim öğrendi. Hâlini gizlerdi. Dâima neşeli görünürdü. Bazen kıymetli elbiseler
giyip, avlanmak için ormana giderdi. Av köpekleri ve güvercinleri vardı. Bir
defasında, ava çıkmıştı. Bir kimse, gizlice kendisini takip etti. Gördü
ki, bir dağın arkasına varınca köpekleri saldı. Kendisi Allahü teâlâyı
zikretmekle meşgûl oldu. Kendisini takip eden kimse diyor ki:
“Zikre başladığı zaman, dağ,
zikir sesi ile doldu. Ben anladım ki, o dağda bulunan taşlar, ağaçlar ve vahşî
hayvanlar, onun zikrine iştirâk etmektedir.”
Bu mübarek zat dünyâya kıymet
vermezdi. Dünyâ malı toplamazdı. Babasından kalan yirmi bin akçenin, on binini
insanlara dağıttı. Kalan on bin akçeyi de bir torbaya koydu. Bir gece, evinin
damına çıktı. Bu torbada bulunan akçeleri, avuç avuç etrâfa serpti. Kendisine
de, ekmek ve bakla almak için çok az miktar bıraktı. Yerler hep akçe doldu.
Öyle ki, sabah olunca herkes, o gece gökten akçe yağdı zannettiler...
Abdürrahîm-i İstahrî, kendisi
için bir şey istemezdi. Evinde bir sığır derisi vardı. Onun üzerinde istirahat
ederdi. Günlerce yemek yemezdi. Bir zaman Abadan’a gitti. Ramazân ayı idi.
Orada yirmi bir gün kaldı. Halk kendisine iftar için bazı yemekler
getirirlerdi. Sabah olunca, bu yemeklerin aynen durduğunu görürlerdi. Bu hâli
gören Abadanlılar kendisini çok sevdiler.
Abdürrahîm
hazretleri, halkın bu muhabbetini görünce, meşhur olmaktan korkup Abadan’dan
çıktı. Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretlerini ziyârete gitti. Sehl-i
Tüsterî, kendisi için hangi yemeği pişirmelerini arzu ettiğini sordu. “Ekşili
yemek pişirsinler” dedi. Yemek pişirilip, iftarda getirildi. Bu sırada, kapıya
bir fakîr gelip, Allah rızâsı için yiyecek bir şeyler istedi. Abdürrahîm,
yemeğin o fakîre verilmesini söyledi. Yemek, çömleği ile fakîre verildi. Onlar
da su ile iftar ettiler. İkinci ve üçüncü gün de aynen böyle oldu. Sonra,
oradan ayrılıp giderken bir kimse gördü. Suyun kenarına oturup, elinde bulunan
ekmeği suya banarak yiyordu. O kimse, Abdürrahîm’i davet etti. Beraberce ekmeği
suya batırıp yediler.
