"Ey Oğul! Amelin güzel edebin ince olsun!.."
27/04/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Tasavvufun
tamâmı edebdir... Her zamanın, her hâlin ve makamın riâyet edilmesi gereken
edebi vardır."
İlmî Abdürrezzâk Ali
Efendi Anadolu evliyâsındandır. 1842 (H.1258) yılında Erzurum'da doğdu. İbrâhim
Paşa Medresesi müderrislerinden Solakzâde Ahmed Tevfik Efendiden tahsil görerek
icâzet aldı. Tahsîlini tamamladıktan sonra Ahmediyye Medresesinde ders okutmaya
başladı. Babasının vefâtından sonra Nakîb-ul-eşrâf oldu. Bu sırada evliyadan
Şeyh Hakkı hazretlerinin hizmetinde bulundu. 1907 (H.1325)'de Erzurum'da vefât
etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Ahlâk ilmi ehli
arasında edebe riâyet edilmesi, başka şeylerden önde gelir. Allahü teâlâ,
Kur’ân-ı kerîmde edeb ehlini övüp, onların durumlarını şu âyet-i kerîmede
meâlen şöyle bildirdi: “Gerçekten Allahın Peygamberinin
yanında (edebe riâyet ederek) seslerini yavaşlatanlar o kimselerdir
ki, Allahü teâlâ kalblerini takvâ için imtihan etmiştir. Onlar için mağfiret ve
pek büyük bir ecir vardır.” (Hucurât-3)
Ebû Abdullah bin
Hafif: “Ruveym bin Ahmed bana; 'Ey Oğul! Amelin güzel, edebin ince
olsun' dedi.”
Denilir ki, tasavvufun
tamâmı edebden ibârettir. Her zamanın, her hâlin ve makamın riâyet edilmesi
gereken edebi vardır. Edebe yapışan kimse, büyüklerin mertebesine kavuşur.
Edebden mahrûm olan kimse, yakınım zannettiği yerden pek uzaklardadır. Kabûl
edileceğini umduğu yerden geri çevrilir. Edebden mahrûm olan kimse, bütün
hayırlardan mahrûm olur.
Denilir ki, nefsin
edebi; nefse hayrı tanıtmak ve onu teşvik etmek, ona şerri (kötüyü) tanıtıp
ondan menetmektir.
Denilir ki, edeb;
fakirlerin senedi, zenginlerin süsüdür, insanlar edeb husûsunda üç kısımdır.
Bunlar: Dünyâ ehli, din ehli ve din ehli arasında da dereceleri yüksek
olanlardır.
Dünyâ ehlinin âdabının ekserisi, fesahat ve belagat ilimlerini, meliklerin haberlerini ve şiirleri ezberlemektir. Din ehlinin edeblerinin ekserisi, zâhir (dış) ve batınlarını (içlerini) Allahü teâlânın emirlerine uymakla süslemek, nefsinin arzu ve isteklerini terk etmek; haramlardan ve şüphelilerden sakınmak, hayır işlere koşmaktır. Din ehlinden büyük zâtların âdabı ise, kalblerini Allahü teâlâdan başkası ile meşgûliyetten korumak, sırları gözetmektir. Tasavvuf yolunda talebe durumunda olanların, amel bakımından birbirine üstünlükleri vardır. Orta durumda olanların, edeb bakımından birbirine üstünlükleri vardır. Âriflerin ise, himmet bakımından birbirine üstünlükleri vardır.