Kendi aklına uyan sapıtır!
27/11/2022 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Sual: Kendi aklına uyarak âyet
ve hadislere mana veren, bidat sahibi mi olur yoksa bunun imanı mı gider?
Cevap: Bidat
itikadı, imanın bozuk ve sapık olmasıdır. Müslümanların çoğu, bu kötü hastalığa
yakalanmışlardır. His organları ile anlaşılamayan, hesap ile ulaşılamayan
şeylerde akıl yürütmek ve aklın yanıldığı şeylere inanmak, insanı bu hastalığa
sürükler. Her Müslümanın, itikatta mezhebin iki imamından birine, yani Mâtürîdî
veya Eş'arî mezhebine tabi olması lazımdır. Bu iki imamdan birini taklid etmek,
insanı bu hastalıktan kurtarır. Çünkü, Ehl-i sünnet âlimleri, aklın ermediği
bilgilerde, yalnız Kur’ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere uymuşlar, akıllarını
yalnız bu ikisinin manalarını arayıp bulmakta ve anlamakta kullanmışlardır. Bu
manaları, Eshab-ı kiramdan, Onlar da, Resulullahdan öğrenmişler ve
öğrendiklerini kitaplarına yazmışlardır.
Kur’ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan
bir şeye inanmayan veya şüphe eden, kâfir olur. Açık
olarak bildirilmemiş, şüpheli olan emirlere yanlış mana vermek bidat olur.
Kur'ândan, hadisten yanlış mana çıkarana, bidat sahibi denir.
Kendi anladıklarına, düşüncelerine Kur'ân, hadis diyene, zındık denir.
Bu yanlış anladığına inanan, bidat sahibi olur. Böyle şey olmaz, aklım kabul
etmez derse, kâfir olur. Bir harama mubah diyen kimse, bir âyete veya hadis-i
şerife dayanarak söyleyorsa, kâfir olmaz, bidat sahibi olur. Hazret-i Ebu Bekir
ile hazret-i Ömer'in hilafete seçilmeleri haklı değildi demek bidattir.
Hilafete hakları yok idi demek ise küfürdür.
Sual:
Meşhur olmak, dünyalık toplamak için vaaz vermenin, nasihat yapmanın, dindeki
yeri nedir?
Cevap: Şöhret için, meşhur olup tanınmak için vaaz vermek, nasihat etmek, kitap yazmak riya olur. Vaaz, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker demektir. Münakaşa etmek, başkalarından üstün görünmek ve övünmek için ilim öğrenmek de, riya olur. Dünyalık elde etmek, yani mal, mevki elde etmek için ilim öğrenmek de, riya olur. Riya ise haramdır. Allahü teâlâ için olan ilim, Allahü teâlâdan korkmayı arttırır. Kendi ayıplarını görmeye sebep olur. Şeytanın aldatmasına mâni olur. İlmini dünya kazancına, mala ve mevkiye kavuşmaya vasıta eden din adamlarına, ulemâ-i sû, yani kötü din adamları denir.