Cenneti istiyorsan nefsin arzularından uzaklaş!..
28/11/2022 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Bündâr bin Hüseyin hazretleri
evliyânın meşhûrlarındandır. İran’da Şiraz beldesinden olup, Errecan'da ikâmet
etmiştir. Bündâr bin Hüseyin, usûl ve akâid ilminde de âlim idi. Ebû Bekr
Şiblî'nin sohbetlerinde bulunmuştur. Hakâik (hakîkatler), tasavvufî incelikler
ilmi üzerinde çok meşhûr sözleri vardır. 964 (H.353) senesinde Errecan'da vefât
etti. Cenâzesini Ebû Zerâ-i Taberî yıkadı.
Bündâr bin Hüseyin buyuruyor ki: "Bid'at ehlinin sohbetlerinde bulunmak,
Allahü teâlâdan uzaklaşmaya sebeb olur."
"Dostlarına, nereye gittiklerini ve ne iş yaptıklarını suâl
etmek edebe aykırıdır."
"Dünyâ sevgisi bir kalbe girdiği zaman, o kalbi Allahü
teâlâya ibâdet etmekten alıkoyar."
"Cennet için, nefsin arzu ettiği şeylerden uzaklaşmak
gerekir."
"Ağlamanın çeşitleri vardır. Bâzı ağlamalar, önceden
olmayan bir şeyin elde edilmesi sebebi ile sevinçtendir. Birisi de, eldeki bir
şeyi kaybetme sebebi ile üzüntüdendir. Allahü teâlâ bir âyet-i kerîmede
sevinçten ağlamak hakkında meâlen buyuruyor ki: (Peygambere indirileni
[Kur'ân'ı] dinledikleri zaman, hakkı anladıklarından ötürü gözlerinin
yaşla dolup boşandığını görürsün. Onlar şöyle derler: 'Ey Rabbimiz! Îmân ettik,
şimdi bizi şehâdet getirenlerle berâber yaz.)" (Mâide sûresi: 83)
Allahü teâlâ bir âyet-i kerîmede üzüntü sebebiyle ağlamak
hakkında meâlen buyuruyor ki: "Bir de o kimselere günah yoktur ki,
kendilerini bindirip savaşa gönderesin diye sana geldiklerinde,
onlara 'Sizi bindirecek bir hayvan bulamıyorum' demiştin. Bu uğurda
sarf edecekleri şeyi bulamadıklarından dolayı kederlerinden gözleri yaş döke
döke döndüler." (Tevbe sûresi: 92)
"Allahü teâlâdan başka her şeyi terk etmeyen, O'na tam
kavuşamaz."
Bündâr bin Hüseyin'e, tasavvuf ehli ile zâhirî ilimlerdeki âlim
arasındaki fark sorulduğunda, şu cevâbı verdi:
"Sûfî, Allahü teâlâ tarafından nefsi temiz kılınmış ve
seçilmiş bir kimsedir. Fakat zâhirî ilimlerdeki âlim, bunları elde etmeye
çalışan, Rabbinin emirlerini bilen ve kendini haramlardan koruyandır. Sûfî
kelimesi üç harften müteşekkildir. Her harfin üç mânâsı vardır.
'Sad' harfi, sadâkat, sabır ve temizliğe delâlettir. 'Vav' harfi,
sevgi ve vefâya; 'Fâ' harfi de, fakirliğe, bir şeyi kaybetmeye ve yok
olmaya delâlettir."
Bündâr bin Hüseyin'in söylediği bir şiir:
"Zamânın belâ ve musîbetleri, beni terbiye etmiştir./Nasîhat, ancak akıllı olan içindir./Ben acıyı, tatlıyı, hepsini tattım./Yiğidin hayâtı çilelidir./Bütün çile ve nîmetlerden,/Olmuştur benim mutlaka nasîbim."