"Ölü yardım yapamaz" diyenler!..
29/07/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Bir kimse, kerâmete hiç inanmıyor ise, hiç ehemmiyeti yoktur.
Sözlerini ispat edemez."
Ali Behçet Efendi Osmanlı âlim ve evliyasındandır. 1860 (H.1277) senesinde
İstanbul’da doğdu. Babası Şeyh Feyzullah Efendî'dir. Bir taraftan babasının
sohbetlerinde bulunuyor, bir taraftan da ilim tahsîline devam ediyordu.
Vefatından sonra babasının yerine şeyhlik makâmına oturarak, talebe
yetiştirmekle meşgûl oldu. 1901 (H.1319) senesinde İstanbul’da vefât etti.
Buyurdu ki:
"Çok kimse kabir ehlinden istifâde edildiğine inanmıyor. 'Ölü yardım
yapamaz' diyenlerin, ne demek istediklerini anlayamıyorum. Duâ eden,
Allahü teâlâdan istemektedir. Duâsının kabul olması için, Allahü teâlânın
sevdiği bir kulunu vâsıta yapmaktadır. 'Yâ Rabbî! Kendisine bol bol ihsânda bulunduğun
bu sevgili kulunun hâtırı ve hürmeti için bana da ver' demektedir. Yâhut,
Allahü teâlânın çok sevdiğine inandığı bir kuluna seslenerek; 'Ey Allahın
velîsi, bana şefâat et! Benim için duâ et! Allahü teâlânın dileğimi ihsân
etmesi için vâsıta ol' demektedir. Dileği veren ve kendisinden istenilen,
yalnız Allahü teâlâdır. Velî, yalnız vesîledir, sebeptir. O da fânîdir, hiçbir
şey yapamaz. Tasarrufa gücü, kuvveti yoktur.
Böyle söylemek, böyle inanmak şirk olsaydı, Allah'tan başkasına güvenmek
olsaydı, diriden de duâ istemek, bir şey istemek yasak olurdu. Diriden duâ
istemek, bir şey istemek dînimizde yasak edilmemiştir. Hattâ müstehâb olduğu
bildirilmiştir. Her zaman yapılmıştır. Buna inanmayanlar, öldükten sonra
kerâmet kalmaz diyorlarsa, bu sözlerini isbât etmeleri lâzımdır.
Evet, evliyânın bir kısmı öldükten sonra, âlem-i kudse yükseltilir. Huzûr-i
ilâhîde her şeyi unuturlar. Dünyâdan ve dünyâda olanlardan haberleri olmaz.
Duâları duymazlar. Bir şeye vâsıta, sebep olmazlar. Dünyâda olan, diri
olan evliyâ arasında da böyle meczûblar bulunur.
Bir kimse, kerâmete hiç inanmıyor ise, hiç ehemmiyeti yoktur. Sözlerini
ispat edemez. Kur'ân-ı kerîm, hadîs-i şerîfler ve asırlarca görülen, bilinen
olaylar, onu haksız çıkarmaktadır. Evet bir câhil, bir ahmak, dileğini Allahü
teâlânın kudretinden beklemeyip, velî yaratır, yapar derse, bu düşünce ile
ondan isterse, bunu elbet yasak etmeli, cezâ da vermelidir. Fakat bunu ileri
sürerek, İslâm âlimlerine, âriflere dil uzatılmaz. Çünkü, Resûlullah efendimiz
kabir ziyâret ederken, mevtâya selâm verirdi. Mevtâdan bir şey istemeyi hiç
yasak etmedi. Ziyâret edenin ve ziyâret olunanın hâllerine göre, kimine duâ
edilir, kiminden yardım istenir. Peygamberlerin kabirde diri olduklarını her
Müslüman bilir ve inanır."