"Hatâ ve kusurları affet, görmezlikten gel!.."
27/06/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Sevgili oğlum! Âlimlere,
tasavvuf ehline, Kur'ân-ı kerîm ehline hürmet et! Cömert ve güler yüzlü
ol!.."
Ahmed Hicâbî Efendi Kastamonu
velîlerinin büyüklerindendir. Soyu Resûlullah efendimize uzanmakta olup seyyiddir.
Büyük velî Seyyid Ahmed Siyâhî hazretlerinin oğludur. 1826 (H.1242) senesinde
dünyâya geldi. Babası Ahmed Siyâhî hazretlerinden sarf, nahiv, fıkıh, hadîs ve
kelâm tahsilinden sonra babası kendisine icâzet verdi. İcâzetnâmenin özü şu
şekildedir:
"... Bu icâzeti kendi irâdemle vermeyip velîlerin kutbu büyük mürşid Şeyh
Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden îtibâren nebîlerin sultanı hazret-i Peygamber
efendimize varıncaya kadar silsile-i Nakşibendiyye-i Hâlidiyyede isimleri
yazılı seyyidler ile hâcegân-ı izâm hazretlerinin mübârek ruhlarından izin ve
muvâfakat aldıktan sonra takdim ettim."
Bundan sonra "Ey kalplerin
sevgilisi olan oğlum!" dedikten sonra özetle şu
nasihatleri yapmıştır.
"... Âlimlere, tasavvuf ehline, Kur'ân-ı kerîm ehline hürmet et! Cömert ve
güler yüzlü ol. Herkese ihsân ve iyilikte bulun. Hatâ ve kusurları affet,
görmezlikten gel. Kendini hiç kimseden fazîletli, üstün zannetme. Birisi sana
hased ederse, ona mâni olmak için kendini zahmete sokma, onun işini Allahü
teâlâya bırak. Sen kıymetli ömrünü Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine
uymakla geçir. Vakitlerini dînin emirlerine uyarak kıymetlendir. Nefsini dâimâ
hesâba çek. Dünyâya sarılmış, ona gönül vermiş olanlarla bulunma. Onlarla
sohbet ve berâberlik; gam, keder ve üzüntü getirir. Devamlı âhiret kardeşlerini
ve iyi arkadaşlarını arttırmaya çalış. Onlarla her zaman sohbet et. Evliyânın
büyükleri ve Allahü teâlâ ile berâber ol. Buna gücün yetmezse, Allahü teâlâ ile
berâber olanlarla ol ki, seni Allahü teâlâya kavuştursunlar."
Ahmed Hicâbî Efendi, daha sonra İstanbul'a geldi. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halifelerinden Abdülfettâh-ı Akrî hazretlerinin sohbetine koştu ve dört sene hizmetinde bulundu. Bu esnâda tasavvuf mertebelerinde ilerledi. Sonra Kastamonu'ya döndü ve babasının yerine dergâhta talebe yetiştirmeye başladı. Dergahta sohbet ettiği zamanlarda ise içerisi tamâmen dolduğu gibi, dışarıda pencerelerin etrâfında Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar da şeyhi görebilmek için toplanırlardı. Vaaz ve nasihati fevkalâde tesirli olup, dinleyenler ne kadar katı kalpli olursa olsun, mübârek sözlerini işitince yumuşar ve ürperirlerdi. 1889 senesinde orada vefat etti. Allahü teala şefaatlerine nâil eylesin...