"Din kardeşliği, Müslüman olmamın sebeplerindendir"
29/12/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
"Dünyada, ırkı, rengi
birbirinden farklı olan bütün Müslümanlar, birbirinin kardeşidir ve
birbirlerine yardım etmeyi borç bilirler."
Amerikalı bir albay olan Donald Rockwell, niçin Müslüman
olduğunu şöyle anlatır:
Müslümanlığı niçin kabul ettim? Müslümanlığın çok sade oluşu,
camilerin insanı kendine çeken câzibesi, bu dîne mensup olanların, dinlerine
büyük bir ciddiyet ve muhabbet ile bağlanmış olması, bütün dünyada
Müslümanların günde beş defa aynı saatte büyük bir saygı ve ihlâs ile secdeye
kapanışı, benim üzerimde çoktan beri, büyük bir tesir yapmıştı. Fakat bunlar,
benim Müslüman olmam için kâfi gelmedi. Ben ancak, İslâm dînini iyice
inceledikten ve ondaki güzellikleri gördükten sonra Müslüman oldum. Hayata
ciddiyet, fakat aynı zamanda tatlılıkla bağlı olmak [ki Muhammed aleyhisselamın
kendi hareket tarzıdır], işlerde istişare etmek, insanlara daima merhamet ve
şefkat ile muamele etmek, yoksullara yardım etmek, en muazzam medenî
inkılaplar, Muhammed aleyhisselamın kısa ve veciz sözleriyle ne güzel ifade
edilmiştir!
Muhammed aleyhisselam aynı zamanda (Allahü teâlâya
tevekkül, itimat et, fakat deveni bağlamağı unutma!) sözleri ile
insanlara, Allahü teâlânın kullarından evvela, her türlü tedbire
başvurmalarını, icap edeni yapmalarını ve ancak ondan sonra, Allahü teâlâya
tevekkül etmelerini emrettiğini bildirmektedir. O hâlde, Avrupalıların iddia
ettiği gibi, İslam dini, hiçbir iş yapmadan, her şeyi Allahü teâlâdan beklemeyi
tavsiye eden bir din değildir.
İslâm dîninin, diğer dinlerdeki insanlara karşı gösterdiği
adâlet de, benim üzerimde çok büyük bir tesir yapmıştı. Kur’ân-ı kerim, Âdem
aleyhisselamdan başlayarak, Mûsâ ve Îsâ aleyhimesselâmın Peygamberliğini kabul
ediyordu. Bu, hiçbir başka dinde olmayan bir yüce sadâkat, büyük
hakşinaslıktır. Diğer dinlere inananlar, İslamiyet hakkında, akla gelmez fena
şeyler söylerken, Müslümanlar bunlara karşı kibarca mukabele ediyorlar.
İslamiyet’in en güzel hususiyetlerinden biri de,
Hristiyanlıkta hâlâ resimlere, heykellere, işaretlere tapılırken, İslamiyet’te
hiç böyle bir şey yoktur. Bu da, İslamiyet’in ne kadar saf, ne kadar temiz
olduğunu gösteriyor...
Müslümanlar arasında, en yüksek bir mevki sahibi ile en fakir
bir kimse, Allahü teâlânın huzurunda müsâvîdir [eşittir] ve birbirinin kardeşi
sayılır. Camide, Müslümanlar yan yana ibadet ederler. Mevki sahibi olanlar için
ayrılmış, özel yerler yoktur. Dünyada, ırkı ve rengi [makamı, mevkii]
birbirinden farklı olan bütün Müslümanlar, birbirinin kardeşidir ve
birbirlerine yardım etmeyi kendilerine borç bilirler. İşte, beni Müslüman yapan
sebepler bunlardır. Acaba bunlardan daha güzel ve ulvî [yüce] bir sebep
düşünülebilir mi?