"Bu ne hâldir Paşa?"
06/02/2024 Salı Köşe yazarı A.U
Nasûhî Efendi, Allah adamlarındandır.
Sakız Adası zaferinden sonra dergâhın borçlarını ödemekle meşguldü ki,
Sakız’ı fetheden Hüseyin Paşa dergâha geldi.
Ve tevâzu gösterdi.
Saygı ve hürmetle bu büyük velîyi konağına dâvet etti.
Nasûhî Efendi dâvetini kabul etti.
Paşa’nın konağına vardı.
Paşa, saygıyla ayağa kalktı.
“Buyurunuz” dedi.
Hürmetle içeri aldı.
İltifâtlarda bulundu.
Mübârek zât, Paşa’nın bu hâl ve hareketine hayret etti!
Kalbinden;
"Bu ne hâldir?” dedi.
Bir mânâ veremedi.
Çünkü Paşa, Nasûhî Efendi’ye daha önce böyle yakınlık
göstermez, iltifat etmezdi.
Şimdi böyle ilgilenmesi dikkatini çekti.
Sebebini soracaktı.
Ama lüzum kalmadı.
Zîra kendisi anlattı.
Nasûhî Efendiye dönüp;
"Efendi hazretleri! Bize niçin yabancı gibi bakıyorsunuz? Sakız
önündeki şiddetli muhârebede bize zaferi müjdeleyen siz değil miydiniz?" dedi.
Gerçekten de öyle olmuştu.
Nasûhî Efendi, muhârebe ânında donanma komutanı olan Hüseyin Paşa’nın
bulunduğu kalyona, kerâmet olarak gelmiş, kendisine zaferi müjdelemişti.
Ve gözden kaybolmuştu.
Paşa bunu biliyordu.
Ertesi sabah geldi.
Dergâhın borçlarını sorup hepsini ödedi.
Ayrıca ne gibi ihtiyaçları varsa onları da temin etti ve bu büyük velînin
elini öpüp ayrıldı.