Maaş, ücret ele geçmeden nisap hesâbına katılmaz
30/03/2025 Pazar Köşe yazarı V.T
Müslüman erkek ve kadının, şartları bulununca, zekât vermeleri
farzdır.
Şerîf Cemâleddîn Nükrakâr hazretleri Hanefî mezhebi
fıkıh âlimlerindendir. 706 (m. 1306) senesinde Horasan’da Nişâbûr’da doğdu.
Haleb’deki Esediyye Medresesi’nde ders okuttu. Şam ve Kâhire’de bulundu ve
buralarda insanlara ilim ve ahlâk öğretti. 776 (m. 1374) senesinde vefât
etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Zekât vermek İslamın beş şartından biri olup, hicretin
ikinci senesinde ramazan ayında farz oldu. (Mükellef) olan,
yani âkıl, bâliğ olan ve hür olan Müslüman erkek ve kadının, şartları
bulununca, zekât vermeleri farzdır. Zekât vermek, malı Müslüman fakîre temlîk
etmekle olur. Yanî, malı fakîrin eline vermek lâzımdır. Zekâtın farzı birdir.
Her Müslümanın tam mülkü olan nisap miktarındaki (Zekât malı)nın,
belli zamanda, belli miktarını, zekât niyeti ile ayırıp, emredilen Müslümanlara
vermektir. Fakîr ve âkıl olan yetîme velîsi yemek yedirse, zekât yerine geçmez.
Yemeği yetîmin eline verse veyâ velîsi bu yetîmi giydirse zekât olur. Âkıl
olmayan fakîr yetîmle birlikte yemek yeseler zekât vermiş olur. Tam mülk, helal
yoldan gelip, kullanması mümkün ve helal olan öz malı demektir. Vakıf malı,
kimsenin mülkü değildir. Gasp, sirkat, rüşvet, kumar ve fâsid olarak satın
aldığı mal gibi, harâm malı kendi helal malı ile veyâ çeşitli kimselerden
aldığı harâm malları birbirleri ile karıştırmamış ise, bu harâm mallar, mülkü
olmaz. Kullanması, nafaka yapması helal olmaz. Bunlarla câmi ve başka hayırlar
yapamaz. Bunların zekâtını vermesi farz olmaz. Yanî, zekât nisâbının hesâbına
katılmazlar. Sâhipleri veyâ vârisleri belli ise, kendilerine geri vermesi
farzdır. Belli değil ise, hepsini sadaka olarak fakîrlere dağıtır ise de, sonra
sâhibi çıkıp, tazmînini isterse, tazmîn eder. Sâhiplerini buluncaya kadar
dayanamayıp bozulacak malı, kendi kullanıp, sonra tazmîn etmesi, yanî benzerini,
benzeri yoksa kıymetini ödemesi câiz olur.
Ticâret şirketinde ortak olanın, hissesi nisap miktarı
ise, kendi hissesinin zekâtını hesap ederek vermesi lâzımdır.
Din adamlarının, evkaftan alacakları
erzâkı, teslîm almadan önce satmaları câiz değildir. Çünkü bunlar, hak edilmiş
ücret iseler de, hak edilen mal, kabzedilmeden önce mülk olmaz. Düşmandan
alınan ganîmet, dâr-ül-islâma getirilince, askerin hakkı olur. Fakat taksîm
edilmeden önce, mülk olmaz. Maaş, ücret ele geçmeden önce, bunlar nisap hesâbına
katılmaz. Yanî zekâtları verilmez.
