Felaketten ve azaptan kurtulmak için!..
30/11/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Cemâlüddîn İbnü'n-Nakîb hazretleri tefsir ve tasavvuf âlîmidir.
611'de (m. 1214) Kudüs'te doğdu. Kahire’ye giderek kelam ilmi tahsil etti.
Sonra Şehâbeddin Sühreverdî hazretlerine intisab ederek tasavvufta yükseldi.
Daha sonra Kudüs'e dönerek talipleri yetiştirdi. 698'de (m. 1298) vefat etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
Dünyada felaketlerden, âhirette azaptan kurtulmak için, iki şey
lâzımdır: Emirlere sarılmak ve yasaklardan sakınmak! Bu ikisinden en büyüğü,
daha lüzûmlusu, ikincisidir ki, buna (Verâ) ve (Takvâ) denir. Resûlullah
efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında, birisinin çok ibâdet
ettiğini, çok uğraştığını söylediler. Birisinin de, yasak edilen şeylerden çok
sakındığını söylediklerinde, (Hiçbir şey, verâ gibi olamaz!) buyurdu. Yâni,
yasaklardan sakınmak, daha kıymetlidir buyurdu. Bir hadis-i şerifte de,
(Dîninizin direği verâdır) buyurdu. İnsanların meleklerden daha üstün
olabilmesi, verâ sâyesindedir ve terakkî etmeleri, yükselmeleri bu sâyededir.
Melekler de, emirlere itaat etmektedir. Hâlbuki melekler, terakkî edemiyor. O
hâlde, verâa sarılmak ve takvâ üzere olmak, her şeyden daha lüzûmludur.
İslâmiyette en kıymetli şey, takvâdır. Dînin temeli, takvâdır.
Verâ ve takvâ, haramlardan kaçınmak demektir. Haramlardan tamamen kaçınabilmek
için, mubâhların fazlasından kaçınmalıdır. Mubâhları, lâzım olduğu kadar,
kullanmalıdır. Bir insan, mubâh, yâni İslâmiyetin izin verdiği şeylerden, her
istediğini yapar, taşkınca mubâh işlerse, şüpheli şeyleri yapmaya başlar.
Şüpheliler ise, haram olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvân gibi, kendine
düşkündür. Uçurum yanında dolaşan, bir gün uçuruma düşebilir. Verâ ve takvâyı
tâm yapabilmek için, mubâhları lâzım olduğu kadar kullanmalı, zarûret miktârını
aşmamalıdır. Bu kadarını kullanırken de kulluk vazîfelerini yapabilmek için
kullanmaya niyet etmelidir. Hiç olmazsa, haramlardan kaçınmalı, mubâhların
fazlasından da elden geldiği kadar sakınmaya çalışmalıdır. Mubâhlar, lüzûmundan
fazla işlendikte, pişman olup tövbe etmelidir. Bu işleri, haram işlemeye
başlangıç bilmelidir. Allahü teâlâya sığınmalı ve yalvarmalıdır. Bu pişmanlık,
tövbe ve yalvarmak, belki mubâhların fazlasından büsbütün sakınmak yerine
geçerek, böyle işlerin âfetinden, zararından korur. Câfer bin Sinân hazretleri
buyuruyor ki:
"Günah işleyenlerin, boynunu bükmesi, ibâdet edenlerin göğsünü kabartmasından daha iyidir!"