Nefsin isteklerini terk edemeyenler!..
31/07/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
“Tövbe etmiş olmak için dünyâyı, murâda ermek için de nefsinin arzu ve
isteklerini terk et.”
Mûytâb Bedâyûnî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hindistan’ın Bedâyûn
şehrinde on ikinci asrın sonları ile on üçüncü asrın başlarında yaşadı. Kâdı
Hamîdüddîn Nâgûrî'nin derslerinde yetişti. Buyurdu ki:
“Güzel ahlâk, başkalarına eziyet etmemek ve güçlüklere katlanmaktır.”
“Gözünü harama bakmaktan, nefsini isteklerinden koruyup, kalbini devamlı
murâkabe, bedenini sünnete uygun amellerle mâmur edenin, firâsetinde hiç hatâ
olmaz.”
“Sabrın alâmeti üçtür: Samîmî bir rızâ, şikâyeti terk, kaderin tecellîsini
gönül hoşluğuyla kabûllenme.”
“Tövbe etmiş olmak için dünyâyı, murâda ermek için de nefsinin arzu ve
isteklerini terk et.”
“Takvânın alâmeti verâ; verânın alâmeti, helâl olduğu şüpheli olan
şeylerden geri durmaktır.”
“Yalan söylemekten, gıybet etmekten ve hıyânette bulunmaktan uzak
durunuz.”
"Rabbini tanıyan O'ndan başka her şeyi unutur. O'nu tanımayan O'ndan
başka her şeye tutulur."
"Allahü teâlâ, hayvanların yaşamaları, üremeleri için muhtaç oldukları
şeyleri her tarafta, bol bol yaratmış, bunlara kolayca kavuşmalarını ve
bulduklarını kolayca kullanabilmelerini ihsân etmiştir. Allahü teâlâ,
insanlarda da şehvet ve gadab kuvvetlerini yaratmış ise de, insanların
muhtaç oldukları şeylere kavuşmaları, bulduklarını kullanabilmeleri ve
korktuklarına karşı savunabilmeleri için, bu kolaylığı ihsân etmemiştir.
Yalnız, en lüzumlu olan havayı her yerde yaratmış, ciğerlerine kadar kolayca
girmesini insanlara da ihsân etmiş, ikinci derecede lüzumlu olan suyu, her
yerde bulmalarını ve kolayca içmelerini ihsân etmiştir. Bu iki nimetten daha az
lüzumlu olan ihtiyaç maddelerini elde etmeleri ve elde ettiklerini
kullanabilecekleri hâle çevirmeleri için, insanları çalışmaya mecbur kılmıştır.
İnsanlar çalışmazlarsa, muhtaç oldukları, gıdâ, elbise, mesken, silah, ilaç
gibi şeylere kavuşamazlar. Yaşamaları, üremeleri çok güç olur. Bir insan,
muhtaç olduğu bu çeşitli maddeleri yalnız başına yapamayacağı için, birlikte
yaşamaya, iş bölümü yapmaya mecbur olmuşlardır. Allahü teâlâ, merhamet ederek,
seve seve çalışabilmeleri, çalışmaktan usanmamaları için, insanlarda üçüncü bir
kuvvet daha yarattı. Bu kuvvet, Nefs-i emmâre kuvvetidir. Bu kuvvet, şehvetlere
kavuşmak ve gazap edilenlerle döğüşmek için insanı zorlar."