"İdârecilerin en hayırlısı, âlimleri sevendir..."
24/06/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Nefsine karşı olan sevginden dolayı isteklerine rızâ göstermek,
onu Cehennem'e atmaktır!"
Seyfeddîn Halvetî hazretleri büyük velîlerdendir.
Afganistan'da Herat şehrinde doğdu. 1410 (H.813) târihinde orada vefât etti.
Pîr Ömer Halvetî hazretlerinden ilim ve edeb öğrendi. Bir zaman Bağdât ve
Tebriz'e gitti. Hocasından öğrendiklerini anlatmakla meşgûl oldu. Sözleri çok
tesirliydi. Sohbetine nice kimseler gelir, sohbetin aşkıyla kendilerinden
geçerler ve yerlere düşerlerdi. Bâzısının da sohbette can verdiği olurdu. O
nereye gitse insanlar o tarafa gider, arkasından gelirdi...
Bir gün sohbet meclisine bir sarhoş gelip nâralar
atmaya başladı. Bunun üzerine Seyfeddîn hazretleri onu alıp eve götürdü. Ona
güzel elbiseler giydirdi. Bıyıklarını kırktı. Hak yolunun talebesi şekline
soktu. Sonra ona duâ edip; "Yâ Rabbî! Biz bunun zâhirini, görünüşünü
süsledik. Sen de bâtınını, gönlünü, kalbini süsle!" diye duâ etti. O kişi
yatarken acâib bir rüyâ görüp hemen uyandı. Şeyh Seyfeddîn hazretlerinin
ayaklarına kapanıp af diledi. Yaptıklarına tövbe etti ve talebeleri arasına
girdi...
Bir zaman, Seyfeddîn Halvetî hazretlerini bir
yere vaaza dâvet ettiler. Seyfeddîn hazretleri o yeni talebesi olan kişiyi
diğer talebeleri ile gönderdi ve vaazı onun yapmasını bildirdi. Talebeler
hayrette kalıp; "Bu nasıl olur. Daha yeni geldi" dediler ve îtirâz
ettiler. Seyfeddîn hazretleri onlara; "Söz tutunuz" buyurdu. Herkes
sesini kesti. O yere vardıklarında o genç kürsüye çıktı ve vaaz etti. Vaazdan
sonra ona nasıl vaaz ettin diye sorduklarında, o; "Ben kürsüye çıktığımda
benimle birlikte hocam da çıktı. O söyledi ben tekrarladım" dedi.
Seyfeddîn Halvetî hazretleri buyurdu ki:
"Açlık ve mücâhede, hârika ve kerâmeti arttırır.
Evliyânın sohbeti ise kalbe zikri yerleştirir. Sünnete tâbi olmayı
kolaylaştırır. Yetecek kadar yiyiniz. Zîrâ yolumuzun büyükleri, bu yolu kalbde
dâimâ Allah sevgisini bulundurmaya devâm ve sohbet üzerine kurmuşlardır. Zühd
(dünyâdan uzaklaşmak) ve şiddetli mücâhedenin (nefsin istemediği şeyleri
yapmak) netîcesi, kerâmet ve tasarruftan ibârettir. Biz bunları işten bile
saymayız. Bizim maksadımız ancak zikre devâm, Allahü teâlânın yasaklarından
kaçınıp emirlerine uymak, Resûlullah efendimizin sünnet-i şerîfine tâbi olmak,
bir de çok feyiz ve bereketlere kavuşmaktır."
"İdârecilerin en hayırlısı, âlimleri
sevendir."
"Nefsine karşı olan sevginden
dolayı isteklerine rızâ göstermek, onu Cehennem'e atmaktır."