Hayır ve şer Allah’tan olduğuna göre, irade-i cüziyyenin yeri nedir?
İrade-i cüziyye nedir
CEVAP
Akıl, din bilgilerinden bazılarını anlayamaz. Eğer anlasaydı, Peygamberlere
lüzum kalmazdı.
İnsanların işlerini, hareketlerini de Allahü teâlâ yaratmaktadır. İşleri zorla
da yaptırmıyor. Zorla yaptırılan iş için hesaba çekmek de zulüm olur. Allahü
teâlâ zulüm yapmaz.
İnsanların işlerinin bir titreme gibi cebren yapılmadığı da meydandadır. İnsanda
tam ihtiyar ve tam cebir olmadığı için, insanın hareketleri, bu ikisinin
arasında hâsıl olmaktadır.
Her şeyi ve insanların iyi, kötü her işini Allahü teâlâ yaratıyor ise de,
insanlara irade-i cüziyye vermiştir. İrade-i cüziyye insandan
meydana gelir; fakat insan bunu yarattı denilemez.
Allahü teâlâ, insanın ihtiyari hareketini yaratmak için, insanın iradesini
sebep kılmıştır. Bu şart olmasa da yaratır. Fakat bu şart ile, bu sebep ile
yaratması âdetidir. Peygamberlerinde ve Evliyasında bu âdetini bozarak sebepsiz
de yaratır. Yarattığı çok görülmüştür.
İnsanın işleri ezeldeki takdir ile meydana geliyor ise de, meydana gelmeleri
için, önce kul irade-i cüziyyesini kullanmaktadır. İşin yapılmasını veya
yapılmamasını istemektedir.
İnsanın işlerini Allahü teâlânın ezelde takdir etmesi demek, insanın neleri
irade edeceğini bilmesi ve dilemesi demektir. Bunları levh-i mahfuz’da
yazmıştır. Böyle olduğu için, kulun mecbur olması gerekmez.
Takvimlere, bir sene içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı, hesaplanarak
yazılmıştır. Güneş, takvimde bildirilen saatlerde doğup batar. Güneş, takvime
öyle yazıldı diye bilinen saatlerde doğup batmaz. Takvime yazılması, güneşin
doğmasına ve batmasına tesir etmez.
İşte Allahü teâlânın da, ezelî ilmiyle, kulların kendi istekleri ile günah veya
sevap işleyeceklerini bilmesi, kulların işlerine cebri bir müdahale değildir.
Bir kimse, birinin bir günde yapacağı şeyleri bilse ve bunları yapmasını irade
etse ve hepsini bir kâğıda yazsa, bunları yapacak olan kimse, o kimsenin
mecburu olmaz.
(Yapacaklarımı biliyordun ve yapılmasını istedin ve kâğıda yazdın. O halde,
bunları sen yaptın) da diyemez. Çünkü bunları kendi iradesi ile ve kendisi
yapmıştır. O kimsenin bildiği ve dilediği ve yazdığı için yapmamıştır.
Allahü teâlânın ezelde bilmesi ve dilemesi ve levh-i mahfuza yazması da,
insanları mecbur etmek olmaz. Evet, ezelde, levh-i mahfuza yazmıştır. Kulun
yapacağını bildiği için, yapılmasını irade etmiştir. Allahü teâlânın ezeldeki
bilgisi, kulun kendi iradesi ile yapacağı işe bağlıdır. Kulun işi de, Allahü
teâlânın bu ilmi ve iradesi ile ve yaratması ile meydana gelmektedir. Kul,
iradesini kullanmazsa, Allahü teâlâ, kulun iradesini kullanmayacağını ezelde
bilir ve bildiği için irade etmez ve yaratmaz.
İnsanların iradesi olmasaydı da, insanların işleri yalnız Allahü teâlânın
iradesi ile yaratılsaydı, insanlar mecburdur denilirdi.
İnsan, irade-i cüziyyesini kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap,
kötülük yaratılmasını isterse günah kazanır. İnsan günah işlerse cezasını,
sevap işlerse mükâfatını görür. Yani Allahü teâlâ hiç kimseye zorla günah
işletmez.
İnsan, irade-i cüziyye ile yaptığı işleri kendi yaratmıyor. Bu işlerin, hayrın
ve şerrin yaratıcısı yalnız Allahü teâlâdır.
Kulun ihtiyarı
Sual: (Kulun ihtiyarı zayıftır) ne demektir?
CEVAP
İhtiyar, beğenmek, seçmek demektir. İnsan bir şey yapacağı zaman, önce
bunu ihtiyar eder, seçer, irade eder, ister. Sonra yapar. Bundan dolayı, kul,
iş yapmakta mecbur değildir. İster yapar, istemezse yapmaz. İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki:
Kulun ihtiyarı, Allahü teâlânın ihtiyarına göre zayıftır denirse, doğrudur.
Eğer, emir ve yasaklara uymaya gücü yetmez anlamında olursa yanlış olur. Çünkü
kullara gücü yetmeyecek şey emredilmemiştir. (1/266)
Allah'ın dediği olur
Sual: Bazı dükkân ve minibüslerde, (Allah'ın dediği olur) yazısını
görüyoruz. Bu ne demektir? Mesela patronun koltuğunun arkasında böyle yazılı
levha var. Patron elini masaya vurup, (Burada benim dediğim olur) diyor.
Orada kimin dediği oluyor? Eğer hep Allah'ın dediği oluyorsa, toplumda niye
kötülük oluyor?
CEVAP
Kaza ve kader meselesi iyi bilinmezse bu konuyu anlamak zor olur. Bilinirse
rahat anlaşılır.
Allahü teâlâ, toplumdaki her kötülüğe mani olursa, insanların işlerine müdahale
etmiş olur. İnsanları günah ve sevab işleyecek vasıfta yaratmıştır. Dileseydi,
insanı da melek gibi yaratır, insan da günah işlemezdi. İnsana irade-i cüz’iyye
vermiş, günah ve sevab işlemekte serbest bırakmıştır. Serbest bırakmasaydı, kul
ahirette, (Ya Rabbi, bu günahları sen bana zorla işlettin, benim bunda suçum
yoktur) derdi. Kul iradesinde serbest olunca, böyle bir mazeret ileri süremez.
Herkes bir imtihandan geçiyor. Toplumun işlediği kötülüklere mani olunursa,
herkes robot gibi olur, iyi ile kötü belli olmaz.
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: İnsanın yapmak istediği işi, Allahü
teâlâ da dilerse, o şeyi yaratır. İnsanların yaptığı her hareket, her iş,
insanın kesbi ve Allahü teâlânın yaratmasıyladır. İnsan ister, Allah da
yaratır.
Her şeyi ve insanların iyi, kötü her işini, Allahü teâlâ yaratıyorsa da,
insanlara (İrade-i cüz’iyye) vermiştir. İnsan iyi veya kötü
işlerini bu irade-i cüz’iyye ile yapıyor. İnsan, irade-i cüz’iyyesini
kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevab, kötülük yaratılmasını isterse
günah kazanır. İnsan günah işlerse cezasını, sevab işlerse mükâfatını görür.
Yani Allahü teâlâ hiç kimseye zorla günah işletmez.
İnsan yapısı işler
Sual: Bir yerde okudum, büyük bir zat, (Arapçayı Allah
yaptı, diğer dilleri insanlar yaptı) diyor. Diğer dilleri insanların
yapması, bana tuhaf geldi. Her şeyi Allah yaratmıyor mu?
CEVAP
Bu tuhaflık, kaderi iyi bilmemekten ileri geliyor. Evet, her şeyi yaratan
Allahü teâlâdır. Ancak insanlara irade-i cüz’iyye vermiştir. Bir insan günah
işlerse, kendi hür iradesiyle işlemiş olur, (Allah yaptırdı) denmez. (Her
şeyi Allah zorla yaptırıyor) demek Cebriyye denilen bid’at fırkasının
görüşüdür. Selefiler de, bu görüştedir. Selefiler, (“Bir cani, yedi
kişiyi öldürdü” demek şirktir. Çünkü Kur’anda herkesi öldürenin Allah olduğu
yazılıdır) diyorlar. İnsanı iradesiz bir robota benzetiyorlar.
Fabrikada yapılan aletler bozulunca, (İnsan yapısı bu, bozulur elbette)
deniyor. İnsanın yaptığı aletlere, (İnsan yapısı) demenin mahzuru olmaz.
İnsanlar, kendi istekleriyle bir şeyler yapıyorlar ki, Allah indinde sorumlu
oluyorlar. Allah zorla yaptırsaydı sorumlu olmazlardı.
Allah'ın yaptığı kanunlar gibi, beşerin yaptığı kanunlar da olur. (Bu
anayasayı, bu kanunları insanlar yaptı) demekte, dinen bir mahzur olmadığı
gibi, (Arapçayı, İslam harflerini Allah yaptı, diğer dilleri ve yazıları
insanlar yaptı) demekte de, dinen bir mahzur olmaz.