Kader hakkında bahsedılırmı ?
Kaderi bilmeyenler
CEVAP
Kaza ve kader konusu çok ince mesele olduğu için,
birçok âlimin ayağı kaymış ve çeşitli bid'at fırkaları meydana çıkmıştır.
Âlimlerin bile dalalete düştüğü bu konularda, kaderden bahsetmek uygun olmaz.
Sadece nakil yapılır. Peygamber efendimiz de, (Kaderden bahsedilince
susunuz) buyuruyor. (Taberani)
Her Müslümanın, Amentü’deki esasları tasdik ettikten sonra, işlediği
günahlardan mesul olduğunu bilmesi kâfidir. Eceli gelmeden kimse ölmez. Trafik
kazasında veya vurularak ölen de; eceli gelerek, kaderi ile ölmüştür. Yani
öldürülen veya kazada ölenin ömrü ortadan kesilmiş olmaz. O anda eceli
gelmiştir, yani ömrü biterek ölmüştür. Her insanın bir tek eceli vardır.
Mutezile, (İnsan kendi kaderini kendi çizer. İnsanların işlerine Allah
karışmaz) der. Bu, çok yanlıştır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah her şeyin yaratıcısıdır.) [Zümer 62] (Hayrı, şerri, imanı,
küfrü de yaratan Allahü teâlâdır.) [Beydavi tefsiri]
(Allah her şeyi bilir.) [Hucurat 16]
(Yaratan, sinelerde olanları da bilir. Yaratan hiç bilmez mi?) [Mülk
13,14]
Allahü teâlâ ezelî ilmi ile, kullarının yapacakları işleri bilir. Eğer Allah,
yarattıklarının ne yapacağını bilmezse, bilmeyenden ilah olamaz. İlahın her
şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü yetmeyen, muhtaç
olan, ölebilen ilah olamaz. Allahü teâlâ herkesin ne yapacağını bilir. Cebriyye
fırkası da, (Allah her işi zorla yaptırır. İnsan kaderine mahkûmdur. Hiç kimse,
işlediği günahtan mesul değildir) der. Bu da çok yanlıştır. Herkes yaptığından
mesuldür. İyilik eden mükâfatını, kötülük eden cezasını görür. Zerre kadar
hayır ve şer işleyen, karşılığını alır. (Tekvir 14, Zilzal 7,8)
İyi kimse, iyilik yapmak isterse, Allahü teâlâ, irade edip yaratır. Böyle
kimseden hep iyilik meydana gelir. Kötü kimse, kötülük yapmak isteyince, Allahü
teâlâ da irade eder ve yaratır. Böyle kimse, iyilik yapmak istemediği için
bundan hep kötülük hasıl olur. İnsan irade-i cüziyyesini kullanarak iyilik
yaratılmasını isterse sevap, kötülük yaratılmasını isterse günah kazanır. İnsan
günah işlerse cezasını, sevap işlerse mükâfatını görür.
Kader ne demek?
Sual: (İşçi kaderine terk edilemez, işi kadere bırakmamalı, işi
Allah’a kaldı) gibi sözler söyleniyor. Kader, insanların elinde
midir?
CEVAP
Kader kelimesi yanlış kullanılıyor. Tesadüf yerine kullanılıyor. (İşi tesadüfe
bırakmamalı) denir. Fakat (İşi kadere bırakmamalı) denmez. Kader, Allahü
teâlânın ezeli ilmi ile, kulların yapacakları şeyleri bilmesidir. Allahü
teâlânın ilmine kimse müdahale edemez. (İşi Allah’a kaldı) sözü de hoş
değildir. İyi kötü her iş, Allahü teâlânın dilemesi ile olur. Hayır ve şerrin
Allah’tan olduğuna inanmak, imanın esaslarındandır. (Onun işi elimizde idi,
fakat şimdi Allah’a kaldı) demek yanlış olur. Her iş, her zaman Allahü teâlânın
dilemesi ile olur.
Yazarın biri (Ya Rabbi, Boşnaklar ve Çeçenler muvaffak olamadı. Artık iş sana
kaldı) diye dua ettiğini yazmış. Daha önce iş kimin elindeydi? Her iş, her
zaman Allahü teâlânın elindedir. Hiç kimse, Ona aykırı iş yapamaz. Kaza ve
kaderi bilmeyenler, böyle hata ediyorlar.
“Kader mahkûmu” ne demek?
Sual: Cezaevindeki hapislere kader mahkûmu veya kader kurbanı demek
caiz midir?
CEVAP
Hayır ve şer, yani her şey Allahü teâlânın takdiriyle olduğu için, hapse
düşmeyi kaderden bilmekte mahzur yoktur, ancak suçu kadere yüklemek caiz
değildir. İçki içip veya başka günah işleyip, (Ne yapayım kaderim böyleymiş,
alnıma böyle yazılmış) diyerek, suçu kadere yani Allahü teâlâya yüklemek asla
caiz olmaz. Bunun gibi, kızıp birini öldüren kimsenin de, (Ne yapayım, kaderim
böyleymiş, kader kurbanıyım) diyerek, suçu kadere yani Allahü teâlâya yüklemesi
caiz olmaz. Bu bakımdan kader kurbanı demek caiz olmadığı gibi, kader mahkûmu
demek de caiz olmaz.
Kader, insanın ömür boyu neler yapacağını, Allahü teâlânın ezeli ilmiyle
bilmesi demektir, yoksa bize zorla yaptırması demek değildir. Bu bakımdan kader
mahkûmu tabirini kullanmamalıdır.
Sual: (Milletin kaderini değiştireceğiz, milletin kaderi bu
değildir) gibi sözler söyleniyor. Mehmet Akif de, bir şiirinde (Kadermiş,
öyle mi? Hâşâ! Bu söz değil doğru/Belanı istedin, Allah da verdi, doğrusu
bu) diyor. Meydana gelen bir şey için, kader değildir
demek, kaderi inkâr olmaz mı?
CEVAP
Bu sözler, kaderi bilmemekten kaynaklanıyor. Kadere iman, Amentü'nün
altı şartından biridir. İnkâr eden küfre girer. Özellikle mutezile
fırkası, (İnsan kendi kaderini kendi çizer) diyerek Allahü
teâlâdan olan kaderi inkâr ediyor. Kadere iman eden Müslümanların, tehlike
karşısında tedbir almadıkları sanılıyor, kaderci deniyor. Tevekkül de böyle
yanlış anlaşılıyor. Tevekkül eden, tedbir almaz, sebeplere yapışmaz
zannediliyor. Hâlbuki tevekkül, gerekenleri yaptıktan, tedbir
aldıktan sonra sebeplere değil, sadece Allahü teâlâya güvenmek, sebeplerin
tesir etmesini Allah'tan beklemek demektir. Kader ise, olacak
şeylerin hepsini, ezelî ilmiyle Allahü teâlânın bilmesi, kaza da
zamanı gelince bunları yaratması demektir. Kadere imanın, tedbir alıp almamakla
alakası yoktur. Bir kimsenin yaptığı çürük bina depremde yıkılsa, sağlam bina
yapanınki yıkılmasa, Allahü teâlâ, birinin yıkılacağını, ötekinin de
yıkılmayacağını bilir. Zamanı gelince de bunlar, meydana gelir. İşte kaza ve
kader budur.
Tedbir almayanın başına bir iş gelince, bu kader değildir demek, kaderi inkâr
etmek veya kaderi bilmemek demektir. Suçlu veya suçsuz, sarhoş veya ayık bir
kimse trafik kazası yapsa, bu da kaderdendir. Sarhoşun kaza yapması
kaderdendir. İntihar edenin yaptığı iş de kaderdendir. Yani bunların hepsinin
olacağını Allahü teâlâ ezelî ilmiyle bilir. Başa gelen, iyi kötü her şey,
kaderdendir. Kaderin dışında bir iş olmaz. Bu, imanın altı şartından biridir,
inkâr edilmesi insanı küfre sürükler. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kadere iman etmedikçe, başa gelecek olanın asla şaşmayacağına, başa
gelmeyecek olanın da asla gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse iman etmiş
sayılmaz.) [Tirmizi]
(Kadere inanmayan, imanın gerçeğine erişmez.) [Nesai]
(Kaderi inkâr edenin İslam'dan nasibi yoktur.) [Buhari]
(Kaderi inkâr edene, bütün peygamberler lanet eder.) [Taberani]
(Ahir zamanda, kaderi inkâr edenler çıkacaktır.) [Tirmizi]
Görüldüğü gibi Peygamber efendimiz, ahir zamanda kaderi inkâr edenlerin
çıkacağını bildirmiştir.
İrade, imtihan ve kader
Sual: (İnsanın iradesiyle yaptığı şeyler kader, diğerleri
imtihandır. Mesela insanların göçük altında kalması, kader değil imtihandır)demek
doğru mudur?
CEVAP
Hayır, yanlıştır. Olaylar, ister insanın iradesiyle olsun, ister olmasın,
yine kaderle olur. Hiçbir ihmal olmadan, kendiliğinden maden ocağının patlaması
kader olduğu gibi, insanların kendi iradesiyle patlatması da kaderdir. Yani her
olay kaderdir. Kader yani Allahü teâlânın takdiri dışında bir şey olmaz.
Olmasaydı ölmezdi demek doğru mu?
Sual: Herhangi bir sebeple ölen bir kimse için, (O sebep
olmasaydı ölmezdi) mesela, (Trafiğe çıkmasaydı) veya (Deprem
olmasaydı)yahut (Bomba patlamasaydı ölmezdi) diyenler
olduğu gibi, (Trafiğe çıkmasa da, deprem olmasa da, bomba patlamasa da,
o kişi mutlaka başka bir sebeple ölecekti) diyenler oluyor. Bunların
hangisi doğrudur?
CEVAP
Her ikisi de yanlıştır. Ölen veya öldürülen kimsenin, ne maksatla ve nasıl
öleceğini veya öldürüleceğini Allahü teâlâ ezeli ilmiyle bildiği için, kaderini
o şekilde yazmıştır. Bu, değişikliğe uğramaz. O kişi için (Ölmezdi) veya (Başka
sebeple ölürdü) demek yanlış olur. O iş olmuş, bitmiştir. (Şöyle olsaydı
ölmezdi) denmez.
Bir de, (Allah öyle yazdığı için öldü veya öldürüldü) diyerek
suçu Allah'a yüklemek de yanlış olur. Allahü teâlâ, neler olacağını, nasıl
öleceğini bildiği için, olacak şeyi onun kaderine yazmıştır. Seyyid Abdülhakim
Arvasi hazretleri, (Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmiyle bilmesidir,
zorla yaptırması demek değildir) buyuruyor. Kimin trafik kazasında,
kimin depremde, kimin bomba patlamasıyla, kimlerin ise kalb krizinden veya
başka bir sebeple öleceği ezelde yazılmıştır, o iş mutlaka meydana
gelecektir. (Şöyle olsaydı meydana gelmezdi) demek yanlış
olur.
Kaderi bilmemek
Sual: Bazıları, (Olduğu kadar, olmadığı kader) diyorlar.
Yani (Yaptığımızı kendimiz yapıyoruz, yapamadığımız da kaderden)diyorlar.
Kaderde olmayan şeyler de var mıdır?
CEVAP
Her şey kaderdir. Kadere inanmak imanın şartıdır. Ancak Mutezile kafalılar
kaderi inkâr ediyor. Bir şey olmuşsa da, olmamışsa da kaderden olduğu gibi,
olan şeyin, iyisi de, kötüsü de kaderdendir. Kader, Allahü teâlânın ezeli ilmi
ile, kulların kendi iradeleri ile yapacakları şeyleri bilmesidir. Bilmek zorla
yaptırmak demek değildir. Kendi irademizle uygunsuz işler yapıp, sonra (Alnımın
yazısı böyleymiş) diyerek suçu kadere yüklememiz yanlıştır.