ilip bilmeden çok söz söylüyor, doğru yanlış çok iş yapıyoruz. Farkında olmadan küfre düşmüşsek ne yapmamız lazımdır?
Küfre düşen ne yapmalı?
CEVAP
İslam âlimleri buyuruyor ki:
Her Müslümanın Allahü teâlânın emirlerine uyması, yasak ettiği şeylerden
kaçması gerekir. İbadetleri yapmaya, haramlardan sakınmaya önem vermeyenin
imanı gider, kâfir olur. Kâfir olarak ölen kimse, ahirette sonsuz olarak
Cehennemde çeşitli azaplara maruz kalır. Affedilmesine ve Cehennemden çıkmasına
imkan ve ihtimal yoktur.
Bir Müslümanın küfre düşmesi, yani kâfir olması çok kolay olur. Çünkü her sözde
ve her işte kâfir olmak ihtimali çoktur. Bunun için küfrün sebebi bilinmese de,
her gün bir kere, Ya Rabbi, bilerek veya bilmeyerek küfre [kâfirliğe] sebep
olan bir söz söyledim veya bir iş yaptımsa, pişman oldum, beni affet demelidir.
Böyle tevbe eden muhakkak af olur, Cehennemden kurtulur. Cehennemde sonsuz
kalmamak için, her gün muhakkak tevbe etmelidir. Müslümanın bu tevbeden daha
önemli görevi yoktur.
Kul hakkı bulunan günahlara tevbe ederken bu hakları ödemeli, kılınmamış namaz
borçlarına tevbe ederken de, bunları kaza etmeye çalışmalıdır. (Seadet-i
Ebediyye)
İbadetleri yok olur mu?
Sual: Bir insan kâfir olsa, sonra Müslüman olsa, ibadetleri yok olur
mu?
CEVAP
Mürtedin önceki ibadetlerinin sevapları yok olur. Tekrar imana gelirse, zengin
ise, yeniden haccetmesi gerekir. Malları kendisine geri verilir. Namazlarını,
oruçlarını, zekâtlarını kaza etmesi gerekmez. Mürted olmadan önce, kazaya
bırakmış olduklarını kaza etmesi gerekir. Çünkü mürted olunca, önceki günahlar
yok olmaz. Mürted, imana gelirse, mürted iken kılmadığı namazlarını kaza etmez.
Çünkü kâfirler ibadetlere muhatap değildir. Yani onlardan ilk istenen iman
etmeleridir. (Hindiyye)
Küfre düşürücü sözleri öğrenmeli, küfre düşmemeye dikkat etmelidir.
Küfre düşmemek için
Sual: Küfre düşmemek için ne yapmalı?
CEVAP
Küfre düşüren söz ve işleri öğrenerek bunlardan sakınmalı. Müslüman bile bile
küfre düşmez, kasten kendisini kâfir yapmaz, ama bilmeden düşebilir. Bilmeden
küfre düşen, bu duayı ihlâsla okursa, imanı tekrar geri gelir:
(Allahümme innî e'ûzü bike min en üşrike bike şey'en ve ene
a'lemü ve estağfirüke li-mâ lâ a'lemü inneke ente allâmül guyûb.)
Çıkılan kapıdan girmek
Sual: (Küfre düşen kimse, çıktığı kapıdan girmedikçe tevbesi kabul
olmaz) ne demektir?
CEVAP
Küfre düşüren bir sözü söyleyen veya bir işi yapan kimse mürted olur. Mürted,
küfrüne sebep olan şeyden tevbe etmedikçe, kelime-i şehadet getirmekle ve
İslamiyet’in bazı emirlerini yapmakla, mesela namaz kılmakla, oruç tutmakla,
hacca gitmekle, hayrat ve hasenat yapmakla Müslüman olmaz. Bu bozuk itikatla
ölürse imanla ölmez. İnkârından yani inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişman
olması, İslamiyet’ten çıktığı kapıdan geri girmesi lazımdır. Yani hangi sözü
söyleyerek dinden çıkmışsa, o sözüne tevbe etmesi lazımdır. Mesela bir
Müslüman, şaraba helâl dese yahut cin ve meleklerin varlığına inanmasa mürted
olur. Kelime-i şehadet getirse de, namaz kılsa da, diğer emirlere uysa da, o
inanışı devam ediyorsa yine kâfirdir. (Şarap haramdır), (Cin ve melek vardır)
diye inanması gerekir. Küfründe ısrar ederken, (Ben her çeşit küfre tevbe
ettim) demekle küfürden kurtulamaz. Pişman olup (Cin ve melek vardır) diye
inanırsa, tevbe etmiş olur.
Bilmeden küfre girmek
Sual: Bir söz veya işin küfür olduğunu bilmeden işleyen, sonra da,
(Ya Rabbi bilerek bilmeyerek işlediğim küfürlere tevbe ettim) dese, küfrü
affolur mu?
CEVAP
Evet, affolur.
Bilmeden küfre girmek
Sual: Avrupa’da yaşayan bir Müslüman, içinde bulunduğu ortamdan
dolayı, küfür olduğunu bilmediği bir sözü söyler veya küfür olduğunu bilmediği
bir işi yaparsa imanı gider mi?
CEVAP
Bir kimse, gayret edip de öğrenmeye çalıştığı hâlde, küfür söz ve işlerin neler
olduğunu öğrenememişse, bilmeden küfür söz ve iş yapsa, bazı âlimlere göre buna
kâfir denmez. Çünkü kasıtlı bir şey yapmamıştır, ama yine de ihtiyat olarak
tecdid-i iman yapması iyi olur. Evliyse, ihtiyaten tecdid-i nikâh da
yapmalıdır. (Hadika)
Dinsizin karısı
Sual: Ben dinimi bilmezken, ateist biriyle evlenmiştim. Sonra öğrendim
ki, evlenmeye karar verir vermez, mürted oluyormuşum. Şimdi dinimi öğrendim.
Eski küfür hâlime tevbe ettim. Yaşlı ve dinsiz beyim iktidarsızdır. Yani aile
hayatımız yok. Şu anda, dinen nikâhsız oluyoruz. Ben eski hâlime tevbe ettiğime
göre, Müslümanım değil mi?
CEVAP
Elbette Müslümansınız. Beyinizle nikâhınızın sahih olmadığını kabul etmeniz
yeter.
Küfürden, inkârdan korunmak için
Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine
kalb ile inanıp dil ile söylemeye iman denir. İmanın yeri
kalbdir. Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvettir,
buna gönül de denir. İmanı söylemeye mani bulunduğu zaman
söylememek affolur. Mesela korkutulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakit
bulamadan öldüğü zaman söylemek gerekmez. Anlamadan, taklit ederek inanmak da
iman olur. Allahü teâlânın var olduğunu anlamamak, düşünmemek günah olur.
Peygamber efendimiz tarafından açıkça bildirilenlerden birine bile inanmamak,
hepsine inanmamak olur. Her birini bilmeden, “Hepsine inandım” demek de iman
olur.
İmanın hasıl olması için İslamiyet’in küfür, inkâr alameti
dediği şeylerden sakınmak da lazımdır. İslamiyet’in emir ve yasaklarından
birini hafif görmek, Kur’an-ı kerimle, meleklerle, Peygamberlerden biri ile
alay etmek, küfür, inkâr alametlerindendir. İnkâr etmek yani işittikten sonra
inanmamak, tasdik etmemek demektir. Şüphe etmek de inkâr olur.
Küfür yani imanın gitmesine sebep olduğunu herkesin bildiği
bir şeyi, işitmediği, düşünmediği için kafir olanların, imanı gidenlerin küfrü,
“küfr-i cehlî”dir. Cehalet de iki türlüdür:
Birincisi, cahil olduğunu bilir, fakat bu cehaletini gidermek için uğraşmaz.
Böyle olanlar için, “Hayvanlar gibidir hatta hayvandan da aşağıdır” denmiştir.
Çünkü insanı hayvandan ayıran, ilim ve idraktir. Hayvanlar yaratıldıkları şeyde
ileridedirler. Kendilerine faydalı şeyleri anlar ve onlara yaklaşırlar. Zararlı
olanları da anlayıp onlardan uzaklaşırlar. Halbuki böyle cahiller
bilmediklerini bildikleri hâlde bu çirkin hâlden uzaklaşmaz, ilme yaklaşmazlar.
Cehaletin ikincisi, “cehl-i mürekkep”tir. Yunan
felsefecilerinden ve Müslümanlardan yetmiş iki bid’at fırkasından imanı
gidenler böyledir. Bu cehalet, birincisinden daha kötüdür. İlacı bilinemeyen
bir hastalıktır. İsa aleyhisselam, (Sağırı, dilsizi tedavi ettim, ölüyü
dirilttim, fakat cehl-i mürekkebin ilacını bulamadım) buyurmuştur.
Çünkü böyle kimse, cehaletini ilim ve olgunluk, üstünlük sanmaktadır. Cahil ve ruh
hastası olduğunu bilmez ki ilacını arasın! Ancak Allahü teâlânın hidayeti ile
hastalığını anlayan, bu dertten kurtulabilir.
İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur
olanları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır. İşitip de
öğrenmeye ehemmiyet, önem vermemek, küfre yani imanın gitmesine sebep olur.
Cehaletten kurtulmanın ilacı ise Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyarak
öğrenmektir.
Sual: Bir kimsenin imanı gitmişse veya bir günah
işlemişse, ölmeden önce bunlardan kurtulmanın bir yolu yok mudur?
Cevap: Erkek olsun, kadın olsun, her Müslümanın, her sözünde, her
işinde, Allahü teâlânın emirlerine uyması lazımdır. Bir farzın yapılmasına, bir
haramdan sakınmaya ehemmiyet vermeyenin imanı gider, kâfir olur. Kâfir olarak
ölen kimse, kabirde azap çeker, ahirette Cehenneme gider ve sonsuz azap görür.
Affedilmesine, Cehennemden çıkmasına imkân ve ihtimal yoktur. Her sözde, her
işte kâfir olmak ihtimali çoktur. Küfürden, inkârdan kurtulmak da çok kolaydır.
Küfrün, imanın gitmesinin sebebi bilinmese dahi, her gün bir kere;
“Ya Rabbî! Bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söyledim veya bir
iş yaptım ise, nadim oldum, pişman oldum, beni affet” diyerek tövbe edilse,
Allahü teâlâya yalvarılsa, muhakkak affolur. Cehennemde sonsuz yanmamak için,
her gün muhakkak tövbe etmelidir. Bu tövbeden daha mühim bir vazife yoktur. Kul
hakkı bulunan günahlara tövbe ederken, bu hakları ödemek ve kılınmamış namazlar
için tövbe ederken de, bunları kaza etmek lazımdır.