Kurban edilen, İsmail aleyhisselâmdı
02/08/2019 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Kur’ân-ı kerim, kurbanlığın İsmail aleyhisselam olduğunu gösteriyor.
Sual: Bazı kimseler, kurban edilmek istenen İshak aleyhisselamdı diyorlar.
Böyle bir şeyin aslı var mıdır?
Cevap: Kurban edilmek istenenin hazret-i İshak olduğu, Yahudilerin ellerinde
bulunan uydurma Tevratta bildirilmektedir. Hâlbuki, eldeki Tevratların bozuk,
uydurma olduğunu Kur’ân-ı kerim haber vermektedir. Kur’ân-ı kerim, kurbanlığın
İsmail aleyhisselam olduğunu gösteriyor. Sâffât sûresinin yüzüncü ve sonraki
âyetlerinde mealen;
(Ya Rabbi! Bana iyilerden bir oğul ver. Biz de, Ona halim, çok uysal bir
oğlan müjdeledik. Çocuk, İbrahim aleyhisselam ile yürüyecek çağa gelince,
İbrahim; “Ey oğulcuğum! Rüyada, seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne
dersin?” dedi. Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşallah beni
sabredicilerden bulursun, dedi. İkisi de, Allahın emrine teslim olunca,
İbrahim, oğlunu alın üzeri yere yatırdı. Bıçak çocuğu kesmedi. Ey İbrahim!
Rüyaya sadık oldun. İyi hareket edenleri biz böyle mükafatlandırırız, dedik. Bu
iş, açık bir imtihan idi. Oğlunun yerine, kesilmek üzere büyük bir koç verdik.
Bundan sonra, Ona iyilerden İshak’ı Peygamber olarak müjdeledik. Ona ve İshak’a
bereket verdik. Onların soylarından iyi olanlar da, nefsine zulmedenler de
vardır) buyuruldu.
Bu âyet-i kerimeler, kurban edilenin İsmail aleyhisselam olduğunu açıkça
göstermektedir. Çünkü, İbrahim aleyhisselam, Rabbim bana emrettiği yere giderim
diyerek hicret edince, önce İsmail aleyhisselam sonra İshak aleyhisselam ihsan
edildi.
Mir'ât-i Mekke kitabında deniyor ki:
“Ömer bin Abdülaziz hazretleri zamanında Yahudi hahamlarından biri Müslüman
oldu. Halife buna;
-Kurban olunacak, İsmail mi, yoksa İshak mı idi? dedi.
-Ya halife, Yahudiler, hazret-i İsmail’in kurban olunduğunu bilirler. Fakat
İsmail aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın ceddi olduğu için, kendi cedleri
olan İshak aleyhisselamın kurban olduğunu söylüyorlar, dedi.”
İbni Âbidîn hazretleri buyuruyor ki:
“Müslümanların lüzumu olmayan din bilgilerini konuşmaları uygun değildir.
İsmail mi daha üstündür, İshak mı üstündür? Kurban edilen hangisidir? Hazret-i
Aişe mi daha üstündür, yoksa hazret-i Fâtıma mı, sormamalıdır. Bunları öğrenmek
lazım değildir. Allahü teâlâ bu gibi şeyleri öğrenmeyi emretmedi.”